ABD, IŞİD’le mücadelede kara gücü olarak PYD’yi seçmiş ve dünyaya da şöyle deklere etmişti: “ PYD ABD’nin karar gücüdür! “ 
      Cumhurbaşkanımızın: “Ey Amerika!” diye başlayan çıkışı bunun üzerineydi. 
      Devamında: “Senin müttefikin Türkiye mi, PYD mi? Teröristin iyisi olmaz-kötüsü olmaz; PKK neyse PYD’de odur.” demiş;
      “Askerime kurşun atanları hapishanede ziyaret edenleri…” diye başlayan çıkışında Kılıçdaroğlu’ nu siyaseten linç etmişti…  
      Bu gün ise: “ Bizler teröristler kadar onurlu ve gururlu olamazsak başaramayız…” diyor…
      Yıllarca mücadele edenlerin emeklerine ve yıllarca acılara, ayrılıklara katlananların sabrına vah! 
      Ülkem ve yıllarını terörle mücadeleye adamışlar adına, sizi övmek için 35 yıldır seçilmeyen bu kavramlar ilk teröristler için özenle kullanıldığı ve sizler onlar kadar gururlu ve onurlu olamadığınız, mücadeleniz takdir görmediği için üzgünüm… 
      Kamuoyunda bir hayret, kırılma yaşar mıyız bilmem ama insan aklının kırıldığı, en derin ve vahim çelişkilerin zirve yaptığı yer burasıdır…
     Hangi psikolojik saiklerle bu cümleleri sarf etti bilinmez ama bir başkası ya da muhalefet yapsaydı terörü ve teröristi övmekten hakkında kesin işlem başlatılırdı.
     Öte yandan PKK bu cümleleri son zamanlarda dağılan örgütünü ayakta tutmak için kullanacağını düşünüyorum; teröristlere çok iyi moral-motivasyon kaynağı olacağı kesin…
                                                                       ***
    Otuz beş yıldır ülkemizde terör estirdiler!
     Kırk bin insanımızın kanı ellerinde ve son on ayda 600 den fazla asker ve polisimizi şehit etmiş; 
     Onlarca canlı bomba eylemi ile yüzlerce masum ve savunmasız vatandaşımızı katletmiş; 
     Ülke, maddi kaynaklarının ki, 500 milyar lira olduğu söyleniyor, terör örgütü ile mücadeleye harcamış;
      En büyük finansal kaynağı uyuşturucu, silah, sigara, insan kaçakçılığı olan bir terör örgütünden 
bahsediyoruz.
     Suriye’ye gönderilmek üzere, kendi ellerimizle eğit-donat kapsamında ABD ile yetiştirdiğimiz ve dünyanın başına belâ ettiğimiz IŞİD de dahil…
     Yukarıda saydığımız insanlık suçlarının hangisi gurur ve cesaret gibi bir erdemle açıklanabilir?
     Biliyorum, mevcutları zorda bırakacağım!
     Ülkem için kendi kendisiyle çelişmeyen mantıklı, akıllı, psikolojik sorunlarından arınmış, siyasi ikballerini ülke çıkarlarının önüne geçirmeyen siyasetçiler diliyorum… 
                                                                     ***
    One Münites ve Rusya’ Özür Mektubu
     Tarihte hep böyle olmuştur. Bütün devletler varlığını tanımlamak için bir başka devleti ötekileştirir, düşman seçer. O devlet İsrail’dir ve küçük şeytandır bizim için!
      Meydanlarda, “Allah’ın lâneti İsrail ve onu destekleyenlerin üzerine olsun…” diyerek düşmanlığı oya tahvil etmeye çalışırız…
     Ama ne hikmetse ticari ve askeri ilişkilerimiz hep üst düzeydir…
       Ve AKP İktidar’ında da böyle olmuştur…
       Bir dönemin AKP’de milletvekili olacağıma SP’de çaycı olurum diyen ve bu gün İktidar’ın Başbakan Yardımcısı şöyle ifade etmişti tepkisini: “AKP İsrail treninin vagonudur!” 
       Öyle ki, önce tanklarımızın modernize edilmesi ihalesini verdik.
       Uçaklarımızın modernize edilmesi ihalesini yine onlar kazandı…
       Bir türlü kullanamadığımız ilk İHA’ları -Heronları- onlardan ancak on yıl sonra alabildik.
       Konya’da uçaklarının eğitimi için üs verdik.
       Suriye sınırlarımız boyunca döşeli mayınların temizlenmesi karşılığında araziyi 49 yıllığına yine İsrail’e kiraladık…
       Bu gün durum ne bilmiyorum; 2004 yılında Güneydoğu’da 22 bin doğum yapmış İsraillilere çifte vatandaşlık hakkı verdik…
       Tüm hibrit tohumları ve gazoz ve meyveli içeceklerde kullandığımız meyve aromalı esansları İsrail’den alırız.
       Bakmayın, “One Münites!”, “Ey İsrail! Öldürmeyi, siz daha iyi bilirsiniz…”, “Terörist devlet…”, “Katil İsrail!”, “Ben bu görevde bulunduğum sürece hiç bir zaman İsrail’le olumlu bir şey düşünemem. Zulüm bitmeden Türkiye İsrail arası normalleşemez…” dediğimize, samimi ve içten demeyiz, dedirtmezler…
      İstediğimizi aldık denilen anlaşmada Gazze’de değişen bir şey yok, dün uygulanan fakto durum halâ bu günde geçerli…
       20 milyon dolar tazminat değil yardım; anlamı cinayet suçlamasını kabul etmiyorum…
      Öyle görünüyor ki, boru bizde(!) ya İsrail’in gazının nakliyecisiyiz!
      Yandaş kafanın bu teslimiyete verdiği isim: strateji! Teslimiyet yılı 2016!   
     İşte bugün bizi bu anlaşmaya zorlayan İsrail’in atalarını biz kurtarmıştık Ortaçağ İspanya’sının engizisyonundan… 
      1939’un Nazi Almanya’sında olduğu gibi servetlerinin yağmalanıp, insanlarını öldürüldüğü ve hiç bir Avrupa ülkesinin yardım çağrılarını duyup ülkelerine kabul etmediği yıllarda, 3500 Yahudi ailesini -50 bin kişiyi- engizisyonundan Osmanlı kaçırıp İstanbul’a getirmişti gemilerle…  Vatandaş yaptık; bize teslim oldukları yıl: 1492… Nereden nereye…
                                                                       ***
     Çarlık Rusya ordusu, Purut Irmağı’nda sıkıştırılıp Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından yok edilecekken kurtarılmıştı anlaşmayla… Tarihçiler o gün Rus ordusu yok edilseydi belki de Rusya diye bir devlet olmayacaktı der.
       Bu günkü varlığı Osmanlı’nın himmetimize bağlı Rusya dünya devi bugün.
       Tek uçağını düşürdük diye 5-6 ayda turizmimize dip yaptırdılar…
       Tüm ticari anlaşmaları iptal ettiler…
       İhraç ettiğimiz ürünleri gümrüklerinden geçirmediler…
       Rusya’da işçi statüsünde çalışanlarımıza, okuyan öğrencilerimize casus muamelesi yaptılar… 
       Velhasıl tek kuşun atmadan altı ayda dize getirdiler!
       Duyduk ki, özür mektup yollamışız…  
       Özetle: 
      Tarihten gelen olaylar, komşu İslâm ülkelerine düşmanca tavrı ve son zamanlarda yaşanan siyasi gerilim nedeni ile İsrail’le dost olduğumuz söylenemez, Rusya’da öyle…
       Tarih bir daha göstermiştir ki, ülkeler arasındaki dostluklar çıkarlar bozulana kadardır; hissiyata yer yoktur…                                                                                                                 
      İktidar atınca kül bırakmıyorlar ya, sanırım bunlar dünya siyaset arenasını 
mangal sanıyorlar!