Meclis Başkanlığı seçimi bitti; sonuç muhalefet adına: hüsran!
Muhalefetin iki adayı, birbirlerine destek yerine karşılıklı, “Hayır!” cevabı verdi…
Hâlbuki iki aynı cevap ama birinin “hayır” cevabı doğru, diğerinin ki yanlış kabul
edildi.
Ve bu anlamda cevap bir yığın tartışmaların kapısını da araladı ve yeni kırgınlıklara
neden oldu. Nedeni: başarısızlığa suçlu arama ve savunma içgüdüsü…
Sonuçta ihale, CHP ile kimi basının da gazıyla MHP’ye çıkarılmaya çalışıldı!
Ve kimse süreci sorgulamadan, R.T Erdoğan kızgınlığı ile kendilerince suçlu ilân
ettikleri MHP’ye ve liderine vurup duruyor: “Koltuk değneği!”
Kimse:
D. Baykal’ın Cumhurbaşkanı ile neden buluştuğunu, neleri konuştuklarını;
Konuşmanın içeriğinin kamuoyundan ve basından neden gizlendiğini sorgulamadı.
Baykal’ın açıklamaları ise net değil; sanki havadan, sudan konuşmuşlar!
Hal böyle olunca da rivayetler gündem oldu; öyle ki, kimi köşesinde yazanlar, Cum-
hurbaşkanı’ndan, “destek sözü” aldı; ısrarı bundandı” demeye kadar vardı…
Hâlbuki R.T. Erdoğan’a siyaset yasağına koltuk değneği olan D. Basykal’ın CHP’si;
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde E. İhsanoğlu’nu, “Çatı Adayı “olarak dikte eden
ve MHP’den koltuk değneği olmasını isteyen kim, CHP;
O seçimde, lütfedip tatillerinden ödün vermeyen ve sandığa gitmeyip koltuk değneği
olan seçmen kim, CHP;
-Ki, yaklaşık 16 milyon seçmen; yarısı sandığa gitse sonuç % 51 çıkar mıydı; tartışılır.-
Son Genel Seçimde halkın hiçbir siyasi partiye tek başına iktidar yetkisi vermediği
malum…
D. Bahçeli’yi makam uğruna ilkelerinden ve kırmızıçizgilerinden vazgeçer sanmak
gafleti bir yana, D. Bahçeli’ye, “ Gel Başbakanlığı sana verelim; MHP-CHP-HDP koalis-
yonu kuralım.” önerisini getirip, bir HDPli koalisyona koltuk değneği olmasını isteyen
kim, K. Kılıçdaroğlu;
Kendi “Çatı Adayına” Meclis Başkanlığı seçiminde destek vermeyerek Baykal ısra-
rında direnen kim, CHP…
O zaman sormazlar mı, “Gerekçeniz neydi?”
Lütfedilen Başbakanlık, Meclis Başkanlığı’ndan daha mı değersizdi ki, o alicenap
tavır, Meclis Başkanlığı seçiminde göstermedi?
Hepsi bir yana hiç dillendirilip sorgulanmayan matematiksel gerçekler var.
Meclis Başkanlığı seçiminde CHP adayını 132 milletvekili ile destekledi.
HDP’sinin desteği 50 milletvekili; toplam:182. Otuz milletvekilinin oyu nerede
diyen yok; aksine MHP’ye, 80 milletvekilinin oyunu firesiz CHP’ye niye atmadın diye
tepki var; bu doğru bir yaklaşım değil. Ve en önemlisi demokrasilerde farklı düşünmek
suç değil.
Dolayısı bir partinin kendi ilkelerini demokratik çizgide savunmasından daha mantıklı
ne olabilir ki…
Bu anlamda yanlış yapılmamıştır. Ortada, İktidar’a olan muhalefet nedeni ile bek-
lentileri olanların hayal kırıklıkları vardır. Tavırlarını da güdüleyen bu durumdur.
Oyunu kendilerine göre kurup, beklediklerini alamayanlar aklının önüne zanlarını
koyup, başkalarının savunduğu ilkeleri, kutsalları öteleyen bir direnç oluştururken;
-eleştirilebilir- savunanlarını suçlu görmesi, göstermesi haddi değildir.
Başkalarının tercihleri
tartışmak, tartıştırmak, kendi çıkarlarına evriltmek, sınırla-
mak muhalefete kendi çıkarları doğrultusunda hiza-istikamet tayinidir.
Bir de HDP’yi, “yok sayamazsın” diyenler var.
Yok saymıyor; sadece iyi tanıdığı için tedbirli davranıyor olabilir mi?
Kaldı ki, HDP’yi Meclise sokmak adına aşırı kesimi devreye sokan akıl, sakın demok-
rasi içerikli sebepler üretmesin. Zira daha ilk geceden, İmralı’ya, Kandil’e selâm yolla-
yan ve “Gerekirse namluları size çevirmesini de biliriz…” , “PKK’yı terör örgütü olarak
görmüyoruz…” diyen bir zihniyeti, şimdiye kadarki uygulamalarından anlaşılacağı
üzere demokrasiyi, insan haklarını, çıkarlarına giden yolda bir araç dışında fazla önem-
semediğini halk zaten biliyor…
Yapılacak en olgun davranış: -ihaneti, bölünmeyi kastetmiyorum- düşüncelere ve
tercihlere saygı duymaktı; yapılmadı.
Özetle:
Anlamadıkları; bu durum aynı zamanda çatı üzerine kurulan samimiyetin sınavdan
geçtiği bir süreçti…
Bu süreç:
Yukarıda yaşananlarda olduğu gibi çıkarlar farklılık gösterdiğinde bir fiskeyle yıkılabi-
lecek temelsiz birlikteliklerin enkazı altında kalanların, sonrasında, yakın gelecekte inşa etmeyi düşündükleri birlikteliğin böylece başarılı olmayacağını da maalesef görmüş
olduk!