Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Kader Nedir?


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Anayasamızda yapılan 21 maddelik tadilat nihayet Anayasa Komisyonuna geldi. 
     Aşırı sulu(!) şiddetli tartışmalar yapılıyor ki, en ciddi meselelerde dahi tartışma üslubumuz bu…
     Sonuçta 21 madde milletvekillerinin itirazı ile 19’a indi.
     İtiraz edilen maddeler:
     Yedek milletvekilliğini içeren 5. madde;
     Merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev ve yetkileri Cumhurbaşkanı kararnamesi ile düzenleyen 15. Madde…
     15 madde iptal edilen maddelerin içinde en önemlisiydi; nasıl kabul edildi bilmiyorum. Köprüyü hele bir geçsinler, gelecekte yeni bir fiili durumla aşılacağından kesinlikle eminim! 
     Ülkenin gelecekteki siyasi hayatını ve geleceğini olumsuz etkileyecek o kadar çok itiraz edilecek madde varken cümlesinin takıntısı yedek milletvekilliği meselesi olmasının nedeni ise ne ülke ne de millet, tamamen şahsi ve duygusaldı! 
     Cumhurbaşkanı aday adayı olma şartını içeren madde ise “doğuştan Türk olma” şartı kaldırılarak kabul edildi.
     Görülen odur ki, tartışmaların sonunda ortaya çıkan nihai metin Meclis’e gelecek; 330 garanti mi, değil ama imkânsız da değil. Tahminim süreç referanduma doğru gidiyor…
     Referanduma evet denilmesi durumunda:
     Bir sistem değişikliğini;
     Partili Cumhurbaşkanının aynı zamanda partisinin de genel başkanı olmaya devam etmesini;
     Partisinin milletvekili listesini hazırlamasını;
     KHK çıkarma yetkisi yanı sıra, kararnamenin Meclis iradesi ile çıkan kanunla çelişmesi durumunda KHK’nin geçerli olmasını; 
     Oldu ya Melis’çe kabul edilen yasada, Cumhurbaşkanı’nın istek ve taleplerine aykırı maddeler bulunması durumunda yasanın Cumhurbaşkanı’nın talepleri lehine tadil edilmesi yetkisinin verilmesini;
     Cumhurbaşkanı seçimi ile milletvekili seçimlerinin aynı anda yapılmasını;
     Meclis’i kendince gerekli gördüğü durumlarda fesh edip yeniden seçim kararı alabilmesini;
     Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay dâhil HSYK gibi yüksek yargı üyelerinin üçte ikisini seçebilmesini;
     Yürütmenin yanı sıra bu yetkiyle yasama yetkisinin de Cumhurbaşkanı’nda toplanmasını ve yasama bağımsızlığının da yok edilmesini;
     Bakanların üçte ikisinin Cumhurbaşkanı’nca Meclis dışından ve hiçbir yeterlilik ve kripto denetimine tabi olmaksızın direk seçebilmesini; -Savunmalarında bu madde ABD başkanlık sisteminde var diyorlar; gel gör ki, ABD devlet başkanının belirlediği milletvekili isimleri önceleri senatonun kripto denetimine ve sonrasında da yeterlilik denetimine tabidir; benzer hiçbir tarafı yoktur.-
     Cumhurbaşkanı yeter oy alması ancak genel başkanı olduğu partisinin Meclis’e çoğunlukla girmemesi durumunda yeniden seçim kararı verebilmesini, Meclis’in yetkilerinin budanmasını onaylayacağız.
     Ve dahi:
     Milletvekillerinin kişiliğini, iradesini ortadan kaldıran, yok sayan ve milletvekili parmaklarının neye kalkacağı, oyunun rengi önceden kendisine dikte edilen ya da öğretilen katı bir yapıyı onaylayacağız.
     Kurumları, anayasa ve hukuku bir hizada buluşturacak kuvvetler ayrılığı prensibinin iptalini onaylayacağız.
     Hukukun daha da siyasallaşmasını onaylayacağız.
     Bunun anlamı: Tüm ülkenin ve milletin geleceğini kendi irademiz ve elimizle tek bir erkin iradesine teslim edeceğiz demektir…
    Ve bu gün olduğu gibi yasaların onay vermediği yerde keyfi yeni fiili durum yaratma hakkı hariç; o baki! 
     Özetle bu durum ülkemin ve milletimin kaderi olmamalı…
                                                                           ***
     İnanç dünyamızda “kader” kavramını yıllardır tartışıp duruyoruz; peki, kader ne?
     İslâm âlimlerinin ortak görüşü:” İnsanın kendi iradesi doğrultusunda kendi eliyle yaptığı davranışlar, eylemler kişinin kaderidir.“ der. 
     Ve eklerler; hani, “Kaderin üzerinde bir kader vardır.” denildiği gibi:
     Annemizi-babamızı seçemeyiz;
     Çocuklarımızın şeklini, cinsiyetini belirleyemeyiz;
     Bir türlü anlamlandıramadığımız tesadüfleri, önümüze çıkan imkân ve fırsatları açıklayamayız ya onlar ve o türden benzerleri hariç…
     Ama on beş yılda, Ergenekon, Balyoz davasında yaşanan sahteliklere;
     Yaşanan sınav rezaletlerine;
     Yaşanan yolsuzluklara, ihale yolsuzluklarına ve buna: “ Günah işleme özgürlüğü…” diyen anlayışa;
      Anayasa ve hukuku yok sayıp kendince ilan ettiği fiili duruma;
     “Açılım” türünden teröre zirve yaptıran sürece;
     Paralel yapıyı devletin kurumlarına yerleştirip musallat eden ve darbeye zemin hazırlayan anlayışa;
     Suriye’de yaşanan çıkmaza ve yürütülen siyasete tanık olduk. Ve bu tanıklığın toplum olarak üzerimizde vebali var. Bu anlamda cümle yaşadıklarımızı akıl süzgecinden geçirip yorumlar ve değerlendirerek ülkeyi, milleti idare edecekleri ve ülkenin yarınlardaki kaderini kendi irademizle pek ala belirleyebiliriz…
     Zaten Yaradan, peygamberleri aracılığı ile Kuran’da yapılması -helâl- ve yapılmaması 
-haram- gereken şeyleri tebliğ ederek kullarını uyarmıştır. Ve mahşer günü hesap da bunla ilgili olacaktır. Kim davranışlarını bu tebliğe göre 
düzenlemezse karşılığını cennet ya da cehennem olarak alacaktır; bu kesin…
     Hâlbuki cahil anlayış, kendi eliyle işlediği tüm günah ve kötülüklerini ilahi yaratanın tayin ettiği anlayışa evrilir: “O dilemeseydi ben yapmazdım!..”
     Kul, dahlinin olmadığı davranışlardan dolayı yaratanın kendini sorumlu tutmayacağını, hesabın ve hesap gününün olmayacağını zerre düşünmez…
     Geçtim; Allah, peygamber, Kuran orta yerde dururken, kendi aklınca hem dünyada hem ahirette kendini kurtaracak tek adamı, şıhı, siyasetçiyi araması ne derece doğrudur? 
     Özetle: 15 yılın özetidir milli seferberlik ilânı…
     15 yıldır bu İktidar’ın tepesinde siyaset yapan biri Ç. Çiçek… Diyor ki: “Ülkemiz siyaseten ve dinen kandırılmışlar ülkesi… Yapılan düzenleme bu haliyle şekilden öte bir şey ifade etmez; zihniyet düzenlemesi de gerekir.”    
     Katılıyorum… Çünkü başkanlık sürecinde de idare edenler yine aynı kadrolar olacak. Parlamenter sistemde başarılı olamayanlara, başkanlık ve erkin yetkilerinin hukukla düzenlenmesi yanında zihniyet düzenlemesi de yapmak gerekir. Aksi halde yapılan düzenleme tek adam erkini tahkim etmekten öte bir anlam taşımayacak... 
     RTE değildir meselemiz; ya sonrası... 
     Düşünün… Mademki kişinin kendi iradesi ile yaptığı davranışlar ve eylemler onun kaderidir; tek bir erkin iradesi ile ortaya çıkacak olan davranış ve eylemler neden 79 milyon insanımızın ve bu ülkemin yarınlarındaki kaderi olsun? 



Bu yazı 1105 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI