Bu güne kadar adını dahi anmadılar.
     Her genel seçimler öncesi, MHP hariç, muhalefetin, siyasi partiler arasında seçim ittifakı yapılmasına yönelik yasal düzenleme talepleri, eski başbakanımız Cumhurbaşkanımız tarafından sürekli ret edildi düne kadar…
   Bu anlamda iktidarlarının devamı için yasa düzenleme ile ortak arayacaklarını söyleseydi birileri inanmazdım. 
     Siyasi ittifakı gündeme alan ve bizzat talimatı veren Cumhurbaşkanımız:
     Statümüzü, konumumuzu korumak, mevzilerimizi daha da tahkim etmek adına “Başka partilerle seçim ittifakı yapılabileceğine ilişkin yasal düzenlemeyi hazırlayın…”
     Öncelik 50+1 tabi…   
     Hemen akabinde geldi D. Bahçeli’nin yüzde on barajını kaldırın çağrısı…
     Yıllardır başka partilerin, “% 10 barajını düşürün!” çağrısına, “Terörün siyasallaşmasına, siyasi uzantılarının Meclis’e girmesine karşıyız.” diyerek ret eden bir partinin, terörün en etkin olduğu şu günlerde siyasi uzantılarını Meclis’e sokmak adına barajın düşürülmesini istemesi şaşırttı bizi!
     Parti misyonunu, ilkelerini tekmeleyip tek adam erkine ve partisinin en sıkışık anda ona angaje olmasına, stepnelik yapmasına alıştırmıştık ancak ne yalan söyleyeyim bu kadarını da beklemiyordum.
     D. Bahçeli’nin yüzde on barajını düşürün çağrısına ilk itiraz Cumhurbaşkanımızdan geldi.
     Cumhurbaşkanımızın seçim ittifakına ilişkin düzenleme yapın çağrısı ile aynı güne denk gelmesi ve Bahçeli’ye cevaben, “% 10 barajı kaldırılmayacak…”  demesini de bu anlamda Bahçeli’yi ittifaka zorlama hamlesi olarak görebiliriz...
     Hele, “ MHP her konuda AKP’nin yanındadır…” çıkışından sonra böyle bir ittifak sürprizde sayılmaz…
     Cumhurbaşkanımızın cevabı gecikmedi: “ MHP ile her türlü adıma varız; bu konuda tereddüdümüz yoktur.” -%10 seçim barajı hariç-
     Ha; Bahçeli’nin bu kayıtsız şartsız teslimiyetine ittifak mı yoksa iltihak mı denir o tartışılır…
     Hani konuşuluyor ya MHP’nin bu günkü oyu yüzde 5 ile 8 arasında; şayet bu tavır devam ederse o % 5 bakiyeyi de genel seçimler öncesinde “İYİ” ce eritirler! 
     Özetle: Hiç bir sağduyulu milliyetçi AKP’ye angaje olmaz…
     *
     Haftanın Cümlesi
     “Ekmeği dolarla mı alıyoruz?”,
     “Haftalarca önce yüz dolarımı bozdursaydım 354 lira alacaktım bu gün bozdurdum 380 lira; hani Türk parası değer kaybetmişti?” diyen zekâ özürlülere cevabımı eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın sözüyle veriyorum: 
     “ TL ile döviz arasında TL aleyhine duygusal bir ilişki vardır! 
     Dış politikayı iç politikanın öznesi yapar, dış ülkelere, “Ey !” tonunda efelenirsen döviz artar, enflasyonu tetikler, TL değer kaybeder…”
     *
     Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılırdı
   TEOG kaldırıldı.
     Yerine gelen ucube sistem tartışmaları da beraberinde getirdi.
     Velinin biri soruyor: “Oğlun nereyi kazandı?”
     Diğer veli: “Elli metre ile fen lisesini kaçırdı; 
     Yüz metre bilemedin yüz elli,” Nitelikli” Anadolu Lisesini;
     Beş yüz metre ile Anadolu Lisesini; iyi mi?
     Sonuç ne? 
     “Biz de zorunlu niteliksiz beş liseden birini seçtik…” 
     Sosyal medya bu türden geyiklerle dolu!
     TEOG yerine çözüm diye sunulan yöntemin abesliği başka türlü bu kadar güzel anlatılmazdı…
     *
   Bir de Tuz Kokmaz Diyorlar
   Fetö’yü “Muhterem Hoca Efendi!” diye;
     PKK’nın elebaşısı A. Öcalan’ı, “Kanaat önderi…” diye;
     PKK’yı, “Özgürlük savaşçısı masum çocuklar…” diye;
     Açılım’ı, “İyi şeyler olacak… “diye;
     Açılım’ı, halka yedirmek için seçilen PKK’lıları, Fetöcüleri, “Akil Adamlar…” diye cilalayan akşam gazetesi manşetten vermiş haberi: “ Fetö ve PKK destekçisi eski Yarbay Mehmet Alkan CHP’de…” 
     Hatırlayın…
     Kardeşini PKK terörüne şehit vermişti.
     Ekranlardan yansıyan tepkisinde:
     Şehidin bayrağa sarılı tabutu başında Fetö’yü, Açılım’ı ve PKK’yı eleştirmiş;
     Kardeşinin şehadetinde İktidarla bu iki örgütü ilişkilendirmişti.
     Sonuç olarak bir gizli tanığın yalan şahitliğiyle KHK ile görevinden atıldı.
     Ki, o gizli tanığın deşifre olduğunu, kim olduğunu öğrendik SÖZCÜ gazetesinden…
     O Fetö iftirası atan kişi:
     Rütbesini, gittiği Pennsylvania’da, bizzat elini öptüğü Fetö takmış;
     Fetö ’nün IŞIK evlerinin müdavimi;
     Fetö tarafından sızdırılan sorularla Harp Akademileri sınavını kazanarak Kurmay olmuş;
     Örgüt aracılığı ile eşini katalogdan gösterilen bayanla yapmış;
     Darbe sonrası terfi ettirilerek Albay yapılmış ve ödül olarak helikopter pilotluğu ile ödüllendirilmiş biri Fetöcü olarak yandaş basının ve hukukun konusu olmuyorsa ve halâ iftira atılıyorsa basın aracılığı ile tuzun koktuğu yerdir burası!
     *
     Üç Koyun Beş Kaz Benzetmesi
   Son zamanlarda Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Meclis Başkanımızın muhalefeti eleştirmek için diline pelesenk ettikleri cümlelere takıldım!
     Hatırlayın…
     “Bir de bunlar iktidara talipler; üç koyun verin güdemezler ya!”
     “Bunlara iktidar falan vermeyin üç koyun bile güdemezler!”
     “Beş koyun ya da üç kaz verin güdemezler…”
     “Bunlar kaz bile güdemezler…”
     Teşbihte hata olmaz derler ama neresinden tutsak dökülüyor. 
     Koyun ve kaz gütmekle, iktidara talip olup ülkeyi yönetmek arasında nasıl bir ilişki var çözemedim!
     Geçtim…
     Kendileri dâhil ülkeyi yönetmeye talip her insana hakaret, küçümseme ve aşağılama var.
     Ülkeyi ve milleti idare etmenin koyun ve kaz gütmekten kolay olduğunu düşündürmek var.
     İktidara talip olmak ve ülkeyi idare edebilmenin şartı olarak üç koyun, beş kazı güdebilmek gibi garip bir ilişkilendirme var!
     Özetle:
     Devleti yönetmek için öncesinde koyun ve kaz gütmekten referanslı olmak gerektiğini düşünenlere ülkeyi ve milleti kendilerinin yönettiklerini, farkında olmadan hem bu millete hem de kendilerine hakaret ettiklerini hatırlatır,  hırsla ve düşünmeden konuşmak yerine önce söylemlerini ceht etmemelerini öneririm…