Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
İtiraf ve Sonuç


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Muhalefet, yandaş olmayan basın,  “Çözüm Süreci“ni başlatıldığı günden, terör olaylarının 
tekrar tırmandığı güne kadar sürekli yazdı, uyardı; dinlemediler…
PKK’nın üst düzey yöneticilerinin: “Silahlı mücadelemiz öz yönetimimizi kurana, ayrı renklerde
temsil edilene kadar sürecektir…” itirafına rağmen…
    Üstüne üstlük:
    Bayrağımızı askeri garnizonda gönderden indirdiler; görülmedi!
    Polisler araçları içinde yakılmaya çalışıldı; barış istemeyenlerin provokasyonu dendi…
    “PKK’nın bir kedisini bile vermem!” Diyen Barzani’yi kongrelerinde onur konuğu yaptılar…
PKK’ya, “Akiller” aracılığı ile halkta mağduriyet ve sempati oluşturmaya çalıştılar…
    Kurumsallaştırdılar…
    Düşmanlarını, katillerini büyüttüler!
    Katilken “sayın”  yaptılar. Statü kazandırıp yücelttiler; Çözümün kılavuzu ilân ettiler…
    Biz sivil, onları masanın karşısına formalı ve silahlı oturttular!
    Sürece karşı çıkanı iki cihanda lekeli, mücadele edeni provokatör ilân ettiler…
    Dağdaki PKKlılar, Diyarbakır yürüyüşünde korteje silahları ile eşlik ederken, polisimizi uzaktan refakatçi yaptılar!
    Terörle mücadele eden subay, polis her kimse cinayetle yargılayıp hapse attılar…
    Arınç’ın da itirafıydı; -Gerçi pantollarını indirip askere karşı, “Eyyyy!” çekmelerini gözden kaçırdı; utandığı için söyleyemediğini düşünüyorum!-  karakollarımızın önünden silahları ile geçerken el sallamalarına, hakaretlerine müdahale ettirmediler…
  “ Kesin çözüm ve barış için Güneydoğu’yu versek ne olur?” Sorusuna zemin hazırladılar…
    “Vali, kaymakam, karakol komutanı ve kendiniz için sakıncalı gördüğünüz her kim varsa şikâyet edin, görevden alalım dediler… Aldılar da… Sürecin ilk kurbanı İç İşleri Bakanı İdris Naim Şahin bunlardansedece biri; alındığını sahnede eline verilen pusuladan öğrendi!
    İl ve ilçeleri silahla tahkim etmelerine göz yumdular…
    PKK’nın, kara para, silah, uyuşturucu, sigara, mazot, çay, elektronik kaçakçılığını yönetmesine sözde ekmek parası için ses çıkarmadılar!
    Şehidimize sandık yardımı ile zar-zor 60 bin lira verilirken, ölülerine bile 123 bin lira tazminat ödeyip, sözde suçlularını hukuk önüne çıkarmaya söz verip, özür dilediler…
     PKK, zaman zaman baş kaldırı provaları ile kabiliyetlerini test ederlerken,  güvenlik güçlerimizin de savunma stratejilerini gözlemleme fırsatı verdik…
     PKK’nın, AB ve ABD nezdinde terör örgütü listesinden çıkmasını sağladık; özgürlük savaşçıları yaptık!
     Özetle:
     Barış sürecini kendi kabulleri üzerinden hiçbir tedbir almadan devam ettiren ve ihtimalleri göz ardı eden İktidarın, başını kuma gömüp devekuşu taklidi yaptığını ve tavrını en güzel B. Arınç’ın itirafı açıklıyor: “Her şeyden haberimiz vardı. Örgütün elinden silah hiç düşmedi. 
Çözüm Süreci’ni, yeniden güçlenmek, silahlanmak, serhildana uygun ortam bulmak amacıyla sinsice kullandılar. Teröristler karakolların önünden geçip el sallıyorlardı. Asker hiçbir şey yapamıyordu. Meğer alay ediyorlarmış.”
    Bu tesbit; aynı zamanda da bir itiraf…
    Sonuç:
    Hastahanelerin kurşunlandığı, içindekilerle kundaklandı.
    Ambulansların yine içindeki acil hastası ve sağlık personeliyle yakılmaya çalışıldı.
    İş makineleri, ekmek tekneleri yakıldı.
    Son gün itibari ile 72 iki insanımızın şehit edildi.
Ve en vahimi de ülkenin üniter yapısına, milletimize, bin yıllık kardeşliği PKK yüzünden,bir ihmal yüzünden tasfiye ediliyor! 
    Birlikte yaşama, ülkemiz için birlikte kaygılanma ve tehlikelere hep beraber karşı koyma refleksi yok ediliyor.
    Tahammül sınırları zorlanıyor; kayıplar tolere edilebilir, sineye çekilebilir olmaktan uzaklaşırken, ayrılıklarımız daha da derinleştiriliyor.
    Tarih bunları elbet yazacak ve okullarda okutulacak…
Düşünmek bile istemiyorum; inşallah yanılırım…Tahminim, gelecek bu nefret üzerine bina edilecek!
    Dün birlikte yaşamış, gelecekte birlikte yaşama arzusundaki insanlarımız arasında yeniden nasıl bir sevgi, güven inşa edecek orası meçhul…
    Bu sonuçta ihmalleri ve katkıları bulunanlar dün dolaylı yoldan ima etmişlerdi aslında, yola kefenle çıkıp, taşın altına elini değil gövdelerini koyanların,  gerçekte kefenişehitlerimize hazırladığını, gövdelerini soktukları taşın altı dediği yerin saray olduğunu anlamamışız!



Bu yazı 1206 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI