Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
İslâm İşbirliği Teşkilâtı Konferansının Ardından


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Konumuz: Âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamberinin, halifesi Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in vefatından sonra bozulan İslâm birliği…
     Ki, güç, iktidar ve saltanat söz konusu olduğunda en olmadık vahşi cinayetlerin, en olmadık hilelerin, katliamların işlendiği; 
     Şahsi ikballerini devam ettirmede dini aracı yapanların İslâm’a soktuğu bidatların din diye yaşandığı hanedanlık dönemlerinin olduğu;
     Meselâ Buhari; 600 binden fazla hadis topladığı rivayet edilir. Halkı ikna için rivayet odur ki, camilerde de vaazlarda sık sık anlatılır: “Rüyamda topladığım hadisleri tek tek peygambere okudum O’da bana tek tek teyit etti!” gibi pek çok yalanlara mucizevi olağan üstülüklerin katıldığı;
     İradelerini ve çıkarlarını küresel güçlerin düşüncelerine göre dizayn edip onların safında yer alan türedi kabile reislerinin, devlet adamlarının ihanetlerinin olduğu;
     Özetle: İslâm’da Kuran’ın en yalın ve saf haliyle en yoğun olarak yaşandığı o sahabe dönemi ve sonrasındaki asırlarda Kuran’ın mesajının zaman zaman anlaşıldığı inişli-çıkışlı15 asırlık süreç… 
     Hz. Ömer camide imamken, Hz. Osman Kuran okurken, Hz. Ali camide abdest alırken şehit;
     Hz. Aişe ile Hz Ali arasındaki Cemel -deve- Vakası;
     Muaviye ile Hz. Ali arasında Sıffın Savaşı;
     Emevi döneminde, İslâm âlemindeki fitnenin, ayrılığın milâdı olan ve asırlardır süren matemin nedeni Kerbelâ katliamı ve mezhep odaklı kutuplaşmalar;
     Abbasiler dönemi rüşvet ve kayırmaları;
     Şerif Hüseyin’in İslâm’a ve Osmanlı’ya ihanetleri sonrası İslâm coğrafyasında İngilizler tarafından kurgulanan sınırlar, devletler;
     Arap-İsrail Savaşı ve Filistin meselesindeki ayrılıklar;
     İran, Sudi Arabistan arasında tarihten gelen husumet;
     Arap Baharı ile yeniden kurgulanmak istenen yönetimler, sınırlar ve küresel güçler yanında yer alan ülkemin idarecilerinin siyasi tavrı;
     Afganistan, Irak ve Suriye’de bu gün yaşanan meseleler ve ülkemin benzer tavrı gösteriyor ki, Kuran’ın birlik mesajına inat dünün ihanetleri, düşmanlıklar ve bunun getirdiği ayrılıklar miras gibi 56 İslâm devletinde derinleşerek devam ediyor.
                                                                       ***
      Yukarıda saydığımız siyasi sorunlara coğrafyaya hâkim olan geri kalmışlık, açlık, kabileler arası gücü ve petrolü ele geçirme amaçlı çıkar çatışmaları,  örgütler arası kendi meşrebine uygun inanç bazlı hâkimiyet alanlarını genişletmeye odaklı karışıklıklar ve bu olumsuzlukların yarattığı “İslâm’a Fobi”, savaşlardan komşu İslâm ülkelerine kaçan 5,5 milyon göçmen dâhil değil…
     Geçtiğimiz günlerde, yukarıdaki sorunlar yumağı içinde 56 İslâm ülkesinin devlet başkanı İslâm İşbirliği Teşkilâtı Konferansı’nın 39.’sunu yapmak üzere ülkemize geldi.
     İçlerinde kendileri ve halkı petrolle zenginleşen; 
     Sözde yönetimleri ile İslâm’ın asıl sorunu kendileri olan; 
     Kuran’ın mesajını anlamayan, israf, kibir, gösteriş ve aşırılığı zirveleştiren krallar, emirlerin yanı sıra, halkı sefalet ve açlık içinde olan devlet başkanları vardı.
     Aşırı lüks tüketim, en pahalısından yüzlerce zırhlı makam aracı, musluğu, klozeti altından helâ, lüks yatlar, VIP uçaklar, saraylar…
     İddia ediyorum, krallık ve emirler şahsi masraflarını yarı yarıya azaltsa, fitre ve zekât müessesi tam işlese İslâm coğrafyasında açlık ve sefaleti bitirirler diyorum.  
     Ve en önemlisi samimiyet… 
     Allah(c.c), Hz. Muhammet (a.s) ve şanı yüce Kuran müştereklerimiz…
     İslâm’ın mesajı: “Kuran’a sıkı sıkıya sarılın, birlik olun…” değil mi?
     Bu toplantılar 1969’dan beri İslâm ülkeleri arasında değişik adlarda yapılıyor; peki, eldesi ne oldu, alınan kararlar neyi değiştirdi, liderler lütfen İslâm coğrafyasına dönüp baksın!
     Geçmişten bu güne içine düştüğümüz başıbozukluk, egemen güçlerin arenasına dönüştürdüğümüz coğrafyamızda pervasızlığa müsaade edenler, ya da sınırlarını, çıkarlarına kapı aralayan küresel oyun kurucuların düşüncelerine, işgallerine açanların kafa yapıları, düşünceleri değişmeden, oyun kurucu İslâm devletleri olmadan, ayetin buyurduğu gibi: “Siz kendinizi değiştirmediğiniz sürece ben sizi değiştirecek değilim.” ayetini ruhuna uygun olarak değişecek değil.  
     Temennim: Ülkemizdeki konferans bu anlamda farklı sonuçlara vesile olur demek istiyorum…
                                                              ***
      Ancak: 
      Toplantı Cumhurbaşkanımızın, yukarıda işaret ettiğimiz sorunlara sözlü dokunuşu, birlik mesajı temennisi ve sonuç bildirgesi ile sona erdi.
     Şimdiden bir şeyler söylemek erken; sonuçlarını ileride göreceğiz ama…
     Cumhurbaşkanımızın apartman yöneticisi tavrı ile kürsüden devletlerin adını okuyarak, “ Aidat borcunuzu ödeyin…” ikazı tek kelime ile toplantının en büyük gafıydı…
     Tek somut adım “İslâm İnterpol’ü” kurulması oldu; artık ne işe yarayacaksa?
     Birlik mesajı hava kaldı demek erken ama Mısır son kapanış fotoğrafına dahi girmedi.
     İran ve Suriye dışlandı; Sudi Arabistan ile olan ayrılıkları daha da derinleşti!
     PKK, PYD ve YPG’yi terör örgütü olarak tanımadıkları gibi sonuç bildirgesine de sokamadık…
     Küçük İslâm devletçikleri, emirlikler, tamamen duygusal(!) yaklaşımla, Katar- Sudi Arabistan düşünceleri lehine tavır aldı…
     Ayrılıkları, düşmanlıkları Allah (cc), Peygamber, Kuran müştereğinde birleştirecek mezhepler üstü birlik anlayış 


tesis edilmedi… 
     Ekonomik anlamında iş birliği sonuç bildirgesinde yer almadı.
     Askeri iş birliği hiç konuşulmadı.
     İslâm’a hâkim olan adalet, insanlık, yardımlaşma ilkesi yanı sıra, en büyük düsturu olan, “Oku!” anlayışına uygun, ilmi gelişmelere eşik olacak anlayışa hiç değinilmedi…
     Dışişleri Bakanımızın İsrail’le % 90 anlaştık diye basına demeç verdiği sırada, Cumhurbaşkanımızın İsrail’e yeniden meydan okuyuşu tuhaf karşılandı…
     Özetle: Yaptığımız emr-i bil maruf… 
     Görünen odur ki, çağrısını yaptığı vahdet konusunda kendi ülkesinde zerre çaba göstermeyenlerin bilâkis ayrıştırıcı, kışkırtıcı çatıştırıcı tavrı;
     Mezhepsel farklılıklar ve hâkimiyet alanlarını bu anlayış merkezli genişletme çabasında olan yerleşik anlayış;
     İslâm coğrafyasının genelini ilgilendirmeyen, kimi devletler arasında çıkar ilişkisine dayalı özel anlaşmalar;
     İslâm coğrafyasında tarihten gelen ve halâ çözüm bekleyen karışıklıklar İslâm’ın ortaya koyduğu öğretilerle örtüşmek bir yana bilâkis yaşanan bohem hayatla asla paralellik göstermez…
     Ve bu nedenledir ki, bu konferans geçmişte olduğu gibi nafile uğraş; İslâm’ın mesajının doğru algılanmadığı konusunda inşallah yanılırız ama bir şeyleri değiştirecek gibi durmuyor…                         



Bu yazı 1250 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI