Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Hatırlatmalar ve Adli Yıl Açılışında Söylenenlerden Başlıklar


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

2017 Adli Yıl açılışı geçtiğimiz günlerde yapıldı.
Cumhurbaşkanımız açılışa katılmadı.
Açılışa katılmayanlardan biri de hukukun en önemli unsurlarından hâkim-savcı- avukat
üçlemesinden savunma ayağı olan avukatların temsilcisi Baro Başkanı Feyzioğlu sadece
dinleyici ve kendi dışındaki konuşmacıları alkışlamak üzere davetliydi!
Önceki yıllardaki konuşmalarından rahatsız olanlar konuşmacı olmasını istememişler belli
ki bu yıl; o da bu durumu katılmayarak protesto etti.
Açılışta konuşanlardan Yargıtay Başkanının konuşmalarının ara yerinde sitem vardı.
İktidar sözcüsü M. Ünal’ın konuşması, iktidarın iki yüzlü siyasetinin, tutarsızlıklarının,
hukuk adına yaşanan aykırılıkların tekrar hatırlanmasına vesile oldu…
Danıştay Başkanı ise konuşması ile tarafsızlığını tartışmaya açtı…
*
Yargıtay Başkanı’nın sitem ve İktidar’a mesaj içeren konuşmasından bazı başlıklar vererek
konuşmasını açmaya çalışalım.
Satır aralarında, “Yargıya güvenin azaldı. “dedi.
İstatistiklere göre güven %80’den %30’ düşmüş!
Nedenlerini sıraladığı konuşmasına, “Düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan bir eğitim
sistemi üzerine iyi bir hukuk sistemi inşa edilemez…” diyerek devam ediyor ve ekliyor, en
çarpıcı tespit de bu:” Hâkim ve savcılar iyi eğitilmiyor…”
Ayrıca kanunların çok sık değiştirilmesinden şikayetçi…
Öyle ki, değişikliklerin takibi, devam eden ve karar aşamasına gelmiş davaların sil baştan
yeniden yeni yasa düzenlemesi üzerinden görülmesi gerektiği gerçeğini hatırlarsak hiç de
haksız değil…
*
İktidar sözcüsünün konuşmasının hatırlattıkları ise:
Son on altı yılda çeşitli nedenlerden yüz kırk altı gazeteci tutuklu.
Ki, içlerinde:
Daha yayınlanmadığı halde bilgisayardaki kayıtlarına el konularak kitabı yasaklanan yazar
var.
İçlerinde, gazete yazıları ile Fetö’yle yıllarca mücadele eden;
Fetö tehlikesine, köşesinden yazılarla dikkat çeken hatta bu yazılarından dolayı Fetö
tarafından haklarında dava açılıp ceza alanlar var.
Sırf haber niteliği taşıyan bir haberi gazetesinde haber yaptığı için casuslukla yargılananlar
var.
Fetöcü olduğu söylenen ancak bugün dahi faaliyette olan ve gazetelerde boy boy reklamı
çıkan ve gün boyu binlerce kişinin telefonla arayıp bilgi aldığı ya da rezervasyon yaptırdığı bir
seyahat şirketinden telefondan tatil rezervasyonu yaptığı için, şirket üzerinden para transfer
ettiği gerekçesi ile Fetö ile ilgili aleyhte yazıları bilindiği halde tutuklu olan var.
Sırf Bylock kullanan bir Fetöcü tarafından arandığı için tutuklanan var.
TMTF’ye devir edilen ve AKP yayın organı gibi yayın yapan Star, Güneş, Takvim, Akşam gibi
gazeteler var.

Tarafsız yayın yapması gerekirken, AKP’ nin, kontrolünü partili kadrolarına verdiği ve AKP
yayın kuruluşu gibi çalışan devlet televizyonu TRT ve tüm kanalları var.
“Taraf olmazsak bertaraf oluruz…” Mantığıyla İktidar lehine yayın yapan 24 televizyon ve
bir o kadar gazete var.
Basınımıza güvenin %80’den %30’a düştüğünü gösterir çok çarpıcı anket sonucu var.
Yargıtay 16. Dairesinin Bylock kullananlarla ilgili açık hükümleri varken kayınpeder,
kontenjanından serbest bırakılan Bylockcu damat;
Milletvekili baba kontenjanından, KHK ile görevinden alınıp tutuklandığı halde serbest
bırakılan ve tekrar göreve iade edilen Bylockcu milletvekili kızı;
AKP kontenjanından ifadesi alınıp serbest bırakılan Bylockcu kulüp başkanı var.
“Serbest bırakılanlar partimizdeki milletvekilleri ile hatır-gönül ilişkisi olanlar; bu durum
Fetö ile mücadele sulandırıyor!” Diyen AKP’li milletvekilleri var.
AKP sözcüsü M. Ünal çıktı Adli Yıl açılış konuşmasının bir bölümünde:
“Partim medya çeşitliliği sağlama konusunda başarı gösterdi.”,
“Türkiye’de hukuk yok mesajı verilerek Fetö davaları hükümsüz kılınmak isteniyor…” Dedi;
iyi mi?
*
Danıştay Başkanı Z. Güngör ise konuşması ile Adli Yıl açılışına tüy dikenlerden!
Unutanlar için:
Ülkeyi 15 Temmuz sürecine götüren Fetö yapılanmasının hukuk üzerindeki hiza-istikamet
tayin ettiği, kumpaslar kurduğu, TSK’nın üzerinde tepindiği yılları ve bu gün yurtdışında
firarda olan hukukçuları hatırlayın…
Referandum sonrası başlayan “Partili Cumhurbaşkanlığı” süreci…
Meclis yetkilerini Cumhurbaşkanı üzerine almış; bu kapsamda:
KHK’ler OHAL’ i içeren olayları kapsaması gerekirken, kişisel hak ve özgürlükler, özlük
haklarını içeren konularda çıkarılan KHK’leri hatırlayın…
Ve buradaki demokrasi, insan hakları ve hukuk ihlallerini Anayasa Mahkemesine,
Danıştay’a taşıma hakkın yok.
OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ler OHAL durum kalktığında yürürlükten kalkar hükmüne
rağmen kalıcı yasalar haline getirilmesi cabası…
İktidar’dan hatırlı Fetöcülerin nasıl salındığını biliyoruz ki, davaları hükümsüz kılmaya,
sulandırmaya çalışanların başında İktidar gücünü arkasına alanlar var.
Jandarmanın, “Provokasyon olabilir, yeterli güvenlik gücüm yok, tutuklular üstelik hasta…”
gerekçesi ile mahkemeye getirilmeyen tutuklular hakkında hâkim tarafından, “Mahkemede
savunma yapmadılar…” gerekçesi ile, “Tutukluluk hallerinin devamına…” diye karar verilenler
var.
Cumhurbaşkanımızın bizzat ağzından: “Yolsuzluk yapanı kapıya korum…” çıkışına, günler
geçmesine rağmen, “Ben de gereğini yaparım.” diyecek cesareti gösteremeyen yargımız var.
Danıştay Başkanı çıktı bu yaşananlara rağmen:
“Yargı hiç bu kadar tarafsız ve bağımsız olmadı…”;
“Kimseden telefondan ya da sözlü-yazılı talimat almadık…”
Ve devamında ana muhalefet partisini kastettiği konuşmasında:” Tek başlarına güçlü
siyaset yapamadıkları için eskiden onların imdadına yargı yetişiyordu. Yargı şimdi artık bunu
yapmıyor; o nedenle rahatsızlar…” dedi.

Bu açıklamanın mantığını biri bunu açıklasın ya!
Birilerinin hukuk ve bileşenleri adına rahatsızlık duyması Danıştay’ ı neden rahatsız etti ki?
Eğitimde kendi dilinde okuduğunu anlama, çözümlemede 75 ülke arasında 45.’yiz tamam
da bürokrasinin tepesinde olanların liyakatlerini sorgulatacak şekilde söylemlerini
yorumlayamaması, siyasette nelere mal olabileceğini düşünememesi ayrı bir sorun ve izaha
muhtaç değil mi?
Bu anlamda ana muhalefet sözcüsünün Danıştay Başkanı’ na, siyaset yapacaksan cübbeni
çıkar anlamındaki çıkışı pek de haksız durmuyor.
Anayasal bir ihlal varsa bunun çözüm makamı hukuki anlamda Danıştaysa bunun anlamı ve
Danıştay’ın tavrı, “Ben sorumluluk almıyorum, İktidar adına tarafım…” demek değil midir?
Özetle:
“Adli Yıl” açılışında, hukukun tepesindekilerden, siyasetçisine kadar gardını alıp birtakım
açıklamalara ihtiyaç duyanların eylemleri ile söylemleri arasındaki çelişkilerine;
Hele hele tarafsız olması gereken bir kurumun söylemleri ile ana muhalefet partisine
muhalefet ederken siyasetin alanına girmesine;
İktidar adına taraf olmasına;
Bağımsız ve tarafsız olması yanı sıra hiçbir erkin karşısında eğilmemesine ilkesine rağmen,
bu gün gelinen noktada erkin karşısında eğilirken, iliklemek üzere cübbesinde düğme ve ilik
arayıp(!) pozisyon almaya çalışan hukukumuzun(!) “Adli Yılı” hayırlı olsun!



Bu yazı 1845 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI