Erken seçim kararı vermeden önceki süreci hatırlayın…
Muhalefetin erken seçim yapacaklar söylemlerine ittifak kanadından D. Bahçeli: “ Erken seçim istemek Türkiye’ye ihanettir; nereden çıkıyor bunlar?”,
Cumhurbaşkanı ise: “ Nerden çıkıyor bunlar? Böyle bir çalışmamız kesinlikle yok. Erken seçim isteyenler partimiz dağılmasın diye taktik geliştirenlerin oyunudur. Seçimler zamanında yapılacaktır. Erken çığırtkanlığı yapmak:
Vatana ihanettir;
Milletin emanetine ihanettir;
Halka ihanettir.” diyerek ret etmişlerdi.
Üstelik bu cümleler onca karşı çıkış cümlelerinden sadece ikisi…
Bu söylemlere rağmen kendilerini auta çıkarırcasına, tekzip edercesine, “ 2019’a kadar bekleyemeyiz; yerel seçimler “Cumhur İttifakı ”nı çatlatabilir!” uyarısı ile erken seçim kararı aldı ittifak kanadı.
Her ne kadar D. Bahçeli’nin açıkladığı tarih de sonradan sözde üzerinde uzlaşılan 24 Haziran tarihi de çok önceden belirlenmişti zaten. İki lider tarafından yapılan toplantı ki, topu topu 30 dakika, erken seçim kararının aniden alındığı algısına yönelik algı mühendisliğidir!
Beş dakikası selamlaşma, nezaketen hal hatır sorma; geriye kalan 25 dakikada ülkenin beş yıllık kaderini tayin edecek önemli bir kararı nasıl aldıkları da ayrıca tartışma konusu…
İttifak kanadının, “ Yaklaşan yerel seçimler ittifakı çatlatabilir!” kaygısı yanı sıra yürümeyen ve rayında gitmeyen ekonomi erken seçim kararında ne kadar etkin olduğu bilinmez ama bilinen ortak en baskın gerekçe, seçilen erken seçim tarihine bakarsanız “İyi Parti “nin seçime girmesini engellemek adına YSK ile giriştiği siyaset mühendisliğidir!
Bu anlamda, referandum sürecinde gördük, YSK’dan da hukuki ve adil bir karar çıkmayacaktı.
Yargıtay’ın, “Seçime girebilir...” kararına rağmen, YSK’nin yaptığı toplantıda, “Seçimlere katılamaz” kararı el altından bir yerlere sızdırılmasaydı(!);
İstifa ettirilen milletvekilleri “İyi Parti”ye geçerek oyunu bozmasaydı bu günlerde çok farklı şeyleri konuşacaktık.
Bu hamle, iktidara yönelik siyasi mattır!
Araştırma şirketlerinin anketlerinde, İyi Parti’nin, AKP, MHP ve CHP’den oy alacağı açıkça dillendiriliyor.
Hal böyleyken, CHP’nin siyasi rakibine böyle bir jestte bulunması, demokrasi içinde seçim kulvarına çekmesi, siyaset iklimine yeni bir etik anlayış getirmesi adına muazzam bir hamledir.
Öyle görünüyor ki, bu hamle ile kartlar kesin yeniden dağıtılacaktır!
*
Bu gün CHP’den istifa ederek “İyi Parti”ye geçen milletvekilleri ve partileri onca eleştirinin hedefi oldular ittifak tarafından…

Tepkilerde, kurulan oyuna karşı oyunla cevap vermenin ve “İyi Parti “nin seçime girmesini engelleyememenin verdiği hazımsızlık vardı!
Geçmişte, demokrasi ve halkın iradesini yok sayarak kendi seçilmişlerini, ailelerine kadar uzanan tehdit ve baskılarla istifaya zorlayanların;
Referandum sürecinde, “Meclis daha güçlü, daha saygın” olacak diyenlerin, Meclis’e dahi danışmadan aldıkları erken seçim kararını, sonradan Meclis’e onaylatanların;
Yasaya ve genelgeye rağmen sandık kurulu mühürü olmayan oyları talimatla, YSK’yı kabule zorlayanların;
Partilerinin ve kendi siyasi geleceklerini “İYİ Parti ”nin seçime girmemesi üzerine temellendirenlerin;
Yasaları kendi çıkar ve kabullerine göre yorumlayarak bir oyun, katakulli içinde olanların; Hele YSK’nın kararı için, “Geç kaldık.” diyerek pişmanlıklarını ekranlardan dışa vuranların, İyi Parti ve CHP tarafından sürüme sokulan hamlesine, “Siyasi ahlaksızlık”, “Siyaset mühendisliği!”, ”Çürümüşlük!”, “Onursuzluk!”, “Ahlak dışı birliktelik!”, ”11 Temmuz, Güneş Motel”, “Demokrasi” eleştirisini, vicdani de demokratik de insaflı bulmam.
Etik siyasi değerleri, çıkarlarına, siyasi ikballerine kapı aralayacak anlamda kendi kabullerine göre yorumlayanların kurdukları çıkar ittifakına zerre söz etmeyenlerin kurdukları oyunu bozanlara, “Siyasi düşük!” demeleri bile çelişkilerinin, siyasi yenilmişliğin ifadesidir.
*
Asıl siyasi çürümüşlük ve düşkünlük:
“ TC’yi yerine koymazsam namerdim.”,
“Andımızı okutmazsam namerdim.”,
“Hesap sormazsam namerdim.” dedikten sonra;
Hele onca muhatap olduğu hakaretlere rağmen, ben “Cumhur ittifakı” demiyorum, siyasi ikballerine evrilen süreçte, MHP’nin 45 yıllık siyasi misyonuna yüklenmiş ilkelerin, ideallerin tekmelenmesi pahasına girişilen siyasi intihar eylemi yanı sıra kurdukları oyunun adıdır.
Bir özel şirket adına inisiyatif alıp çıkarttıkları kanunla, halkının faturalar üzerinden soyulmasına göz yummaktır!
Kurdukları çıvgarın, gösterdikleri haksız tepkinin adıdır. Erken seçim kararıyla PKK’nın İngiltere temsilciliğine üç milletvekili ile çıkarma yaparak PKK ile yeniden pazarlık masasına oturmaktır!
İktidar’ın şanslı seçilmişleri M. Kavakçı ve R. Kavakçı kardeşlerin babalarının başı çektiği grubun aracılığında, “Fetö gelsin, RTE’den özür dilesin; eğitim alanındaki faaliyetlerine dönsün; yeniden başlangıç yapalım.” diyerek havuz medyası ile mesaj göndermektir.
Özetle:
Hakem kendilerinden!
Gözlemcileri yine kendilerinden seçmişler!
Oyunun kurallarını kendileri belirliyor!
Kendi takımı dâhil oyuna çıkmasını istedikleri takımları yine kendileri belirliyor!
Kimi oyunculara daha oyuna çıkmadan kırmızı kart gösterme çabası içindeler!

Maç gününü, yine devreye soktukları bir planın parçası olarak kendi kabullerine göre ilan ediyorlar!
Sonra rakibe dönerek diyorlar ki, haydi oyuna!
Kabul edilmeyen bu emri vakiydi…
Asıl kirliliğe itirazdı…
Beklemiyorlardı; şaşkınlıkları, çalışmadıkları yerden geldiğini belli ediyor hamlenin! Haliyle, transferlere “kirli oyun” diyen yasakçı zihniyetin gerçek niyetlerini açık eden eleştirileri, kurdukları çirkin oyunun bozulmasının verdiği telaşı ifade ediyor.
Sonuçta bir seçim kaybetmedikleri halde, görüldüğü üzere en ufak bir dokunuş dahi dengelerini bozmaya yetti!
Ben, kirli oyun değil, bilâkis, hukuku ulemaya soranların yüksek demokrasisine(!), yaklaşan erken seçime gerçek demokrasi ayarı diyorum…