Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Demokrasi Paketi Ne Kazandırdı


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

 İktidar’ın demokratik hayatımıza yolladığı hediye paketi(!) açılalı ay oldu. Geçen günlere bakarak paketteki maddelerin demokratik hayatımıza kattıklarını anlamaya çalışıyorum!

      Zaten var olan, günlük yaşantımızda kısmen de olsa kullandığımız  “Q,X,W” harflerini, demokrasinin farkındalığı dışında, şimdi şuur aydınlanması ve demokrasi bilinciyle yasaksız -gerçi hiçbir zaman yasak değildi zaten- kullanıyoruz artık!

      Matematikte bir bilinmeyen olarak yıllarca değerini aradığımız “x”in, aslında demokrasinin temeli unsuru olduğunu;

      “W”C diye tuvaletlerimizde işaret levhası olarak kullandığımız “W”nin aslında yasaklı olarak oralara düştüğünü, demokrasi gereği yapılarak yasaklardan nasıl kurtarıldığını anladık.

      Daktilolarımız ofis hayatından çekildi ve yerine bilgisayarlar geldi. Klavyesi “Q” mu, “F” mi olsun tartışmalarına artık son verilmesi gerektiğini, “Q”yu tercih etmemenin demokrasimiz adına ayıp olacağını; “F” klavye tercihimizin “Q”nun yasal olmamasından kaynaklandığı ve paketin o ikilemi bertaraf ettiğini gördük!

      Başörtüsü meselesi konusunda, ninelerimiz, analarımız, bacılarımız tarlada, bağda-bahçede, evde, sokakta, başörtüsünü alabildiğince kullanırken demokrasimizi farkında olmadan hoyratça kullanıyorlarmış bunu öğrendik…

      Meclisteki yeminlerinin sorunlu olduğunu;

      “Andımız” konusunda ise her sabah okullarda dayatılan(!) “Andı” içenler, doksan yıllık cumhuriyet süresince hâlâ Türkleşemediğine göre ve bu gün içtiği yemini inkâr edercesine kimliğini de inkâr edenlerin, yalan yere yemin ettiğini, samimiyetsizliğini öğrendik.

      Koskoca binlerce nüfuslu Hacı Bektaş ilçesinin ismi demokrasimiz için referans olmaz ve demokrasimizin standardını geliştiremezken, eklenen “veli” isminin demokrasimizi yeniden tesis edeceğini, geliştireceğini öğrendik…

      “Demokratikleşme paketi” ile birlikte, son günlerde ABD basınında çıkan yorumlarda:

“Kalitesi eksik ve yetersiz!” değerlendirmesi yapıldı.

      On bir yıldır “yüksek demokrasi” getirdik diye böbürlenen ve yandaş basınca da desteklenen İktidar’ın “yüksek demokrasi”sinin sanıldığı gibi “yüksek” olmadığını;

      Kifayetsizliklerini bertaraf edecek “demokratikleşme paketi”ni çıkardığını;

      Onun da öncesi ve sonrası ile dış basından kalitesiz ve yetersiz olduğunu yanı sıra, “demokratikleşme paketi” ile on bir yıldır AKP’nin uyguladığı ve “Yüksek Demokrasi” dedikleri şeyin gerçekte demokrasi olmadığını öğrendik.

      ABD basınına inat, ABD Ankara Büyük Elçisi Francis Ricciardone, Alman milli günü nedeniyle düzenlediği resepsiyonda paket değerlendirmesi ise şöyle: “Türkiye’yi özgürleştirecek önemli bir adım!”     

      “Andımız”ın kaldırılmasına ise:” Daha çok özgürlük ve insan haklarının gelişmesinden yanayız. Türkiye için faydalı olur…” diye görüş bildirirken ekliyor: ”Paketin uygulanmasının takipçisi olacağız…”

      “Hangi hakla?” Diyemiyorum, zira iç işlerimize karıştıranlar malum…

      Sözde müttefikimiz ABD’nin, valisiyle, tıpkı geçmişte Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, Libya ve Mısır’da dediği gibi, “Türkiye’yi özgürleştirecek “ derken, sömürge bir ülkenin valisi gibi ABD adına inisiyatif alabildiğini gördük…

      Paketle birlikte çenesi de açılanların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletvekili sıfatıyla kazandığı dokunulmazlık zırhının avantajlarını kullanmasına, O’na bir kimlik vermesine rağmen, “Türklüğümün herhangi bir yararını görmedim.” derken, asıl niyetlerini yıllarca nasıl sakladıklarını, takiyyelerini görmemize vesile olduğunu gördük…

      Dün, “Derin kalıntıları kaldırdık.” diyenlerin; Eskişehirli Ali İsmail’in öldürülmesini araştıran gazeteciye:” Rahat durmuyorsun, bir daha bu konuyu kaşırsan, “Adi ve şerefsizsin!”

Müebbet bile sizi kesmez; yerin altı da var unutma…” diyerek bu gün kendi derinliklerini yarattığını, cinayetlerin “faili meçhul” kalmasını istediğini gördük…

      Ekrandan: “Bunların bu ülkede bir dikili çubukları yok!” diye muhalefeti eleştiren İktidar’ın, Cumhuriyet’in doksan yıllık kazanımlarını, özelleştirme adı altında 65 milyar dolara yabancılara nasıl peşkeş çekildiğini gördük…

      “Kürt” kimliği için cinayet, terör dâhil her türlü yöntemi seçenlere paketler hazırlayan İktidar’ın; “Türk” kimliğini savunanlara, “nefret söylemi” kapsamında değerlendirme ile dava açabileceklerini gördük…

       Özetle:

       Yemek de, tencere de aynı ama terör yerine farklı bir yöntemle yeniden ısıtılıp konserve edilince, ayrışma talepleri demokrasinin ana katkı maddesi, paketin de şapkadan Kürdistan çıkarma paketi olduğunu gördük; yersen! 



Bu yazı 4353 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI