Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Atatürk Ne Yaptı Diyenlere...


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Hani diyorlar ya, “Son Osmanlı padişahı Sevr’i asla imzalamadı.”

Yalanın dibi! Doğru imzalamadı ama imzayı atanlar onun görevlendirdiği ve onun adına imzalayan Osmanlı heyeti idi…
Sevr teslimiyettir.
Öyle ki, adı sadece şeklen ”Osmanlı İmparatorluğu” olan, İç Anadolu Bölgesinde birtakım iller dışındaki toprakları:
Kerkük ve Musul dâhil, İstanbul, Karadeniz kıyıları ve Urfa dolayları İngilizler;
Hatay, Antep, Maraş ve dolayları Fransızlar;
Konya, Antalya ve dolayları İtalyanlar;
Kars, Ardahan dolayları Ruslar;
Van ve dolayları Rus, İngiliz ve Fransızların kışkırttığı Ermeniler;
İzmir Afyon, Uşak, Eskişehir, Bursa ve dolayları Yunanlılar tarafından işgal altındaydı.
Geçtim; Osmanlı’nın borçlarına karşılık, Kapitülasyonlar, Duyunu Umumiye gibi yabancı kuruluşların madenlerimize, tuz havzalarımıza el koyması ile ekonomisinin dahi işgaline zemin hazırlamıştır.
Öyle bir devlet ki padişahı, İngilizlerin istediği doğrultusunda, Anadolu’da başlatılan Kuvay-ı Milliye hareketinin başarısız olması için İskilipli Atıf Hoca’dan -Ki, bu hocanın adı bu günkü iktidar tarafından İskilip’te bir hastahaneye verilmiştir- “İngiliz ve Yunan ordusu Hilafetin ordusudur; karşı çıkan zinhar günahtadır…”  fetvasını çıkartacak; duyulması için de İngiliz ve Yunan uçaklarından tüm Anadolu’ya attırılacak kadar gaflet ve ihanet içindedir.
O yılların popüler ulaşım aracı demir yolları, deniz ulaşımı işgalcilerin kontrolündedir. Kazım Karabekir komutasındaki Doğu Anadolu’da Ermenilere karşı savaşan ordu hariç tüm ordusu terhis edilmiş ve silahlarına el konulmuştur.
Hani, “Keşke Yunan ve İngilizler yenilmeseydi, ben dinimi özgürce yaşardım.” diyen K. Mısırlıoğlu’nu tekzip edercesine camilerimiz ya yıkılmış, ya depo, ya ahır, ya da Yunan ve Ermenilerin toplu cinayetlerinde kullanılmıştır. -Araştırın binlerce insanımız camilere tıkılıp katledilmiştir o dönemde.-
Özetle, 1. Dünya Savaşı sonrası, vatanı işgal, milleti esir edilmiş ve milletiyle birlikte kurtarılacak bir vatandı Osmanlı’nın bakiyesi…
***
İşte bu yokluklar içinde kuruldu Kuvay-ı Milliye ordusu…
Hikâyesi ise çok farklı…
M. Kemal tek başına değildi kabul.
Bu ordunun özü, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri adı altında, işgal kuvvetleriyle, birbirlerinden tamamen bağımsız, aynı amaç doğrultusunda mücadele veren ve yerel direnç odaklarıydı…
M. Kemal, işgal kuvvetleri lehine onca itirazlara, engellemelere, mandacılara rağmen, birbirinden tamamen bağımsız bu cemiyetleri birleştirerek düzenli ordu haline getirdiğini hatırlatarak başlayayım…
Millete ve adını “Kuvay-ı Milliye Ordusu” koyduğu bu orduya, fikir, irade koyma, teşkilatlandırma, sevk, yönlendirme ve idare etme, cesaret, inanç, umut verme Ona ait…
Birilerinin ÖSO’ ile eşitlediği Kuvay-ı Milliye ordusu asla, ÖSO’su gibi maaşlı bir ordu değildi.
“Dolar karşısında Türk parası değer kaybetti, maaşımı Suriye Paund’u olarak isterim…” Diye asla maddi şartlar gerekçe göstererek, “Savaşmam!” dememiş;
Hürriyet ve vatan savaşını, sabah 8, akşam 5 mesai mantığı ile vermemiş; Mensupları, asla ülkesini terk edip bir başka coğrafyada mülteci olma kolaycılığına kaçmamış;
Gerektiğinde aç aç savaşmış;
Ölürsem şehit, kalırsam gazi mantığıyla asla geri dönmeyi düşünmediği gibi, 16-17 yaşındaki çocuğunu da orduya yazdıracak, “Önce vatan!” diyecek kadar vatan sevdalısıydı…
Hani, “M. Kemal ne yaptı?” diyorlar ya işte bu ruhu, inancı vermişti!
***
Kurtuluş Savaşı sonrası, Osmanlı’nın bakiyesi:
Yorgun, fakir, okuma oranı erkeklerde % 8, kadınlarda binde 0,8 olan 11 milyon cahil nüfus; 
Hiç bir maddi varlığı olmayan aksine milyonlarca dış borç olan adı dahi konmamış devletti…
Cumhuriyetin ilk on yılında:
Asıl savaşını milli mücadele sonrası cehalete karşı, yeni bir devletin inşası, dünyada yer bulması için verdi.
Milleti önce padişahın kulu olmaktan kurtardı; egemenliği tek kişiden alarak asıl sahibine verdi!
Kendi lehine her türlü rejimi dikte edecek makam ve güçte iken, cumhuriyeti ve demokrasiyi milleti için bir yönetim biçimi olarak benimseyerek, halkın kendini idare edenleri seçmesi anlayışını önceledi…
Halkının çoğunluğu müslümandı ama kutsal kitabı Kuran’ı okuyup anlayanların oranı yok denecek kadar azdı.
O dönemde, tekke ve zaviyelerde kontrolü elinde tutanların kabulleri, Arap adetleri dinleştirilerek din diye öğretiliyordu. İlginç, 15,16 yaşındaki çocuklar Kuvay-ı Milliye Ordusuna katılırken, nice babayiğit(!) bu tekkeleri, sözde din öğreniyorum bahanesi ile savaştan kaçmanın aracı yapıyordu. –M. Kemal Akşehir’de bir Tekkeye yaptığı ziyarette buna resmen tanık olmuş ve Nutuk’ta da dile getirmiştir.-
Bunu önlemek ve inanların Kuran’ı anlamaları için zamanın önemli âlimlerinden E. Hamdi Yazır’a, masraflarını bizzat kendi cebinden karşılayarak, Kuran’ın Türkçe mealini yazdırttı.
O devletin varlıklarını yabancılara satma kolaycılığı yerine, işletme hakkı yabancıların elinde olan limanlarımızı, tuzlalarımızı, demiryollarımızı satın aldı; yeni demir yolları açtı.
Tevhit-i Tedrisat Kanunu ile eğitim bir sisteme, disipline kavuşturuldu.
Türk Dil Kurumu’nu kurdu.
Belediye Kanunu ile şehir planlaması getirdi.
Danıştay onun zamanında kuruldu.
İlk müzemizi açtı.
Denizlerimiz üzerindeki yabancı haklarını kaldırtarak Kabotaj hakkını millileştirdi.
Boğazlarımıza Türk askeri yerleştirdi.
Tersaneler kurdurdu.
Şunu hemen belirteyim, dilimiz Arapça değildi; Türkçeyi Arap harfleri ile yazıp okuyorken Latin harflerine geçti.
Kadın-erkek, okuma-yazma seferberliği başlattı.
Çağdaş anlamda okullar -ilk, orta, lise, meslek okulları, Ziraat ve Mühendislik Fakülteler- ile çağdaş eğitimi verecek öğretmen kadrolarını yetiştirecek okullar açıldı.
Kız çocuklarına da eğitimde fırsat eşitliği sağlandı…
Kendi Tarih, Coğrafya, Matematik -Üçgen, dörtgen, kare isimleri Ona aittir-kitaplarını yazdırttı.
Bağnazlık diz boyu; kadınların TIP okuması yasaktı.
İlk kadın doktorumuz kendi imkânları ile Almanya’da okuyan ve bir imamın kızı olan Safiye Ali idi ve cumhuriyetten 3 ay önce işe başladığı ülkede sağlık reformu yapılarak TIP eğitimi verilen okullar yenilendi ve kadınların da bu okullarda okuması sağlandı.
İzmir İktisat Kongresi ile sanayi hamlesi başlatarak, Sümerbank’ı kurdurdu, Adana, Bursa,
Antep dokuma fabrikalarını açtı.
Şeker Fabrikaları ve Çimento Fabrikaları kurdurdu.
Eskişehir Demir Fabrikasını kurdurdu.
Haddehaneler açtırtarak, maden işleyen fabrikalar kurdurdu.
Yine bu kapsamda Kayseri Uçak Motor Fabrikasını açarak kendi uçağımızı yaptığımızı yapmamıza vesile olduğu gibi dışarıya da ihraç ettik.
Ekonomi alanında atılımlar yapılarak, yabancıların kurduğu ve Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren farklı isimlerde faaliyet gösteren -Hatırlayın, hatta Mısır seferine çıkmadan önce bu faiz kuruluşundan borç almıştı.- tek finans şirketinin tekeli kırılarak ilk adı Tütün Bankası olan İş Bankası’nı ve sonrasında Etibank’ı kurdurdu.
Yine İzmir İktisat Kongresi ile özel sektörü destekleyici kararlar aldırtarak Ticaret ve Sanayi Odası’nı kurdurdu.
Tarımda yaptığı hamlelerle çağdaş tarım uygulamalarını 
başlattı.
İlk kâğıt paramız onun zamanında çıkarıldı.
İletişimde hamleler yaparak, 
Telefon-Telgraf Şirketini kurdurdu.
Pek çok ilimizde elektrik santralleri devreye sokuldu
İlk yolcu uçağı şirketi kurdurarak, uçak seferleri başlattı.
Kadının adı yoktu!
Seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Nikâhı erkeğinin vicdanı ve iki dudağı arasında olan kadını ve nikâhını yasalar nezdinde güvenceye aldı…
Soyadı Kanunu ile sağlıklı bir nüfus kimliği sistemi kurdu.
Sistemli olarak her beş yılda bir nüfus sayımı yaptırdı.
Eski tapuları güvenceye aldırdı.
Memurların çalışma saatleri yeniden düzenlendi, sosyal haklar tanındı; C.tesi ve Pazar günleri tatil yapıldı.
Emeklilik getirildi ve emekliler bir sandık adı altında sosyal güvenceye kavuşturuldu.
Özetle:
Tarım kesimini % 101, sanayi kesimini de % 48 büyüttü…
Son iktidar tarafından özelleştirme adı altında 75 milyar Dolara satılan fabrikalar, limanlar, tesisler, köprüler, yollar, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in bakiyesiydi…
Kendilerini ve dönemini büyütmek için, “Cumhuriyet’in çömez devleti yok.” diyerek, devletine, tarihine, atasına saygısızlık yapmaktan ve Başkanı olduğu devleti küçültmekte beis görmeyenler, “Atatürk ne yaptı ki?” derken bunu bir daha düşünmeliler bence…



Bu yazı 1744 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI