Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Müslüman Olmayan Müslümanlar…


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Bundan birkaç gün önce Face’de bir tanıdık bir duvar yazısı yayınlamış. Duvar yazısının içerisinde “ne kadar melanet varsa Müslümanlıktadır ve Müslümanlık budur” kabilinden yazılar vardı.
İşin en tuhaf tarafı bu duvar yazısını beğenenlerin içerisinde kendini iyi bir Müslüman olarak tanımlayanlar da vardı.
Belli ki; Siyaset gözlerini iyice kör etmiş olacak ki “siyasal İslam” ile yaşam ve inanç olarak Müslümanlığı birbirine karıştıracak kadar gözleri dönmüş.
“Gözleri dönmüş” deyimini kasten kullandım. Zira içlerinde okumuş mürekkep yalayıp üniversitelerin en alasını bitirmişler de var.
Diyelim ki,
Kendini Müslüman olarak tanımlıyorsun ama günlük hayatta gördüğün cemaat, tarikat mensuplarını, imamları, hocaları ya da iktidar partisi mensuplarını beğenmiyor, hatta çağ dışı olarak da görüyorsun.
Burada bir sıkıntı yok. Zaten Dünyada bin türlü İslam anlayışı var. Bunlardan biri de seninki olabilir. “Arkadaş gerçek Müslümanlık bu” dersin ve o yolda yürürsün.
Lakin…
Öyle de yapmıyorsun. Sorulmadığı takdirde Müslüman olduğunu ifade etmekten imtina ediyorsun. Sorulursa da kem-küm edip dil ucuyla geçiştiriveriyorsun. Ama öbür taraftan İslamiyet’e her türlü pisliği atıyorsun.
Belli ki sana Müslümanlık Dünyada lazım değil.
Ancak,
Ya bir yakının mevta olduğunda ya da kendin mevta olduğunda cenaze namazı vs. ritüeller lazım olduğu ve toplumdan dışlanmak korkusu seni riyakârlığa sevk ediyor.
Kısaca şunu diyorsun; “Ey toplum beni dışlama bak ben ‘iyi-has’ bir adamım. Benim ihtiyacım olan iaşemi kazanmam için size ihtiyacım var. Sizin de bana ihtiyacınız var.” Sizin de bana ihtiyacınız var derken hınzırlık yapıyorsun.
Birincisi “bak ben senden akıllıyım zira okumuş ve çağdaşım” diyorsun. İkincisi ise (çaktırmadan) “bu devletin sahibi benim… Ona göre davran… Yoksa karışmam haaa…” Diyorsun.
Zaman-zaman da zamana ve zemine göre de aba altından sopa gösteriyorsun.
Bu yazıya bir başka yönden devam edeceğim, Bir arkadaşım “abi yaa falanca cemaat var ya… Bunlar tehlikeli… Devleti çaktırmadan, sinsice ele geçirmek istiyorlar.”
Dedim ki,
Dünyanın hiçbir devleti yok ki çaktırmadan ele geçirilmeye çalışılmasın. Ama her devlette yöntem farklıdır. Kimisi seçimle, kimisi dağa çıkarak, kimisi ekonomik, kimisi inanç yoluyla veya kimisi dipçikle. Ya da bir kurtarıcıya secde ettirerek…
Önemli olan gizlice devleti ele geçirme ihtiyacını duyulmamasını temin etmektir. Bunun yolu da milletin devletini sevme ve sahip çıkma duygularını geliştirmek ve öz vatanında kendini maraba olarak görmemesidir. Devlet imkânlarından faydalanma fırsatı verilmesidir. Devletin kendini (potansiyel düşman) olarak görmemesidir. Nitekim devletimizin potansiyel düşman algısı zamana ve zemine göre değişmiyor mu?
Bugün düşman saydığını yarın dost, dost kabul ettiğini de vatan haini ilan etmiyor mu?
Netice,
Eğer (kendini Müslüman olarak gösterdiğin ve hor gördüğün halkın sırtından nemalandığın halde) iyi-kötü, hatalı-hatasız inancı ile yaşamaya çalışan halkı hor görür, inancıyla alay edersen… Onlarca yıl bu milletin sırtında boza pişirenlere alet olurken… Ve üstelik her devirde düşman yaratıp halkı birbirine düşman etmenin peşinde isen… Üstelik inanç ve çağdaşlık kisvesi altında halkı söğüşleyenlere bile-bile alet olurken…
Gece olduğunda başını yastığa koyduğunda kendine bir sor hele… Kim daha yobaz… Kim daha ahlaklı?

 



Bu yazı 1273 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI