Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
EĞER BELEDİYE BAŞKANI BEN OLSA İDİM...


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Zaman zaman yazarım ya hani…

Ulu Meşemin dibinde mal-u hülyaya dalarım diye… Bu haftada o günlerden biri idi. Çiftliğimin demirbaşı  Manana’nın acı kahvesini yudumlarken yine  Mal-u hülyalara daldım.

“Eğer belediye başkanı  olsa idim” dedim kendi kendime…

Damatlıklarımı giyip, mahiyet ordusu ile bütün medyayı peşime takıp tantana ile yönetimimdeki ilçelere ziyaret edermiydim?

      … Ve kendimi çiçek buketleri ile karşılatırmıydım?

      Sonra çok bilmiş edaları ile gecikmiş ve yapmam gerekenleri  (halkıma) sanki bir lutufmuş gibi sunarmıydım?

      Sonra… Halkı saf yerine koyup “nasılda yutturdum” der… Marifetimle böbürlenirmiydim?

      Hiç boşuna “demezdin” demeyiniz. “DER İDİM.”

      Çünkü…

O mevkiye gelmenin  yolunun  görünenler ve kitapta yazılanlar gibi olmadığını bildiğimden… Kamuyu daha doğrusu oy devşireceğim kesimleri gayet iyi tanıdığım… Bunun için gerekli olan nemaların tedarik yolunu gayet iyi bildiğim  için aksi yönde bir kaygım olmazdı.

Kendime bu hükmü verip nefsimi okşadıktan sonra zor olanı sordum kendime; “Halkı enayi yerine koymamanın yolu ne?”

      Aslında nefsim bu gibi sorulardan uzak durmamı tavsiye eder.

      Lakin… Başta Ulu Büyük Dedem ve bana miras bıraktığı Ulu Büyük Meşe benden hesabını sorar.Soruyor da…

      Ki… Dün gece rahmetli (hangi geçeği yıktı isem) cinlerini göndermişti baş ucuma. Sabaha kadar kabuslar görmemi hanım teryağlı pilavını yatana kadar aşırdığıma bağlasa da…

Ben kimleri üzdüğümü,yıktığım geçekleri gayet iyi biliyorum.Yoksa rahmetli Ulum kolay kolay cinlerini göndermezdi.

      Dolayısıyla,

Ulu Meşemin dibinde nefsime uyup, kendime hınzırca sualler sorup, cevaplarını vermem kabil değil.

Onun için nasıl bir belediye başkanı olurdumdan önce, “belediye başkanlığı yolunu nasıl arşınlardım” sorusunu sormam lazım.

      Onun cevabını verdikten sonra “er meydanına nasıl çıkardım?” Sorusunu yöneltirdim kendi kendim.

       Son olarak da “nasıl bir belediye başkanı olurdum?” sorardım.

       Zaten,

       Son soruyu sormaya bile gerek yok. “yiğit gelişinden belli” derler ya hani…” Onun gibi yani.

        Ama illa somut birşey istiyorsanız söyleyeyim;

        Arada bir, sivil otomobilime atlar tebdil-i kıyafetimle tüm sath-ı mahallimi tek başıma dolaşırdım. Bu milletin ahvali ne? Mahiyetim ne işler yapıyor, yaptıkları emek kurutuyor mu? Yoksa işi kurtarma peşindeler mi?

        Ki,

Asfalt yoldaki rogar kapaklarının etrafını beş-on santim beton döküp…Sonra üç gün sonra kırıldı diye söküp bir daha  betonlamasınlar diye.

Ne fark eder?

        Dedik ya… Vatandaş şeyi ile gülüyor umurlarına mı?Nasıl olsa “at elin,it elin…”



Bu yazı 825 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI