Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Atatürk ve Fidel Castro…


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Fidel Castro geçtiğimiz aylarda ölen Küba lideri,

         1950’li yıllarda Küba’da iktidara çıkıp bir daha inmeyen kişi... Sosyalizmin Küba’da uygulayıcısı,

         Sosyalist ve özellikle Atatürkçülerimiz Havana’da bir caddeye konulan Atatürk büstünden dolayı katmerli sever ve saygı duyarlar.

          Cesedi vasiyeti üzerine yakıldı. Büyücek, yaklaşık bir insan boyunda kaya şeklinde bir mezara defnedildi. Üzerine sadece “Fidel” yazılı bir plaka çakıldı. O kadar.

          Bu mezarın fotoğrafını görünce, bunca yıl iktidarda kalmış ve hem de sosyalizm gibi otoriter bir rejimin tek adamı olmuş liderin böyle mütevazı bir mezara defnedilmesi; Bana (alışkın olduğumuz üzere)  biraz tuhaf geldi.

         Beni asıl şaşırtan ölümünden sonra adının hiçbir cadde, park, kurum ve kuruluşlara verilmesini istemediğidir.

         Düşünün bir kere,

         Küba’da yaklaşık altmış yıl hüküm sürmüş ve üstelik iktidara gelene kadar çeşitli badireler atlatmış. Veya“bana yetki verin vatanı kurtarayım” diye bir iddiası olmamış ve sonra da dönüp kazık atmamış bir kişinin… Kısaca bileğinin hakkı ile o mertebelere gelmiş bir önderin sadece insan büyüklüğünde bir taşın içinde bir köşede yatması tuhaf değil de ya nedir? 

         Yine düşünün bir kere,

         Adının hiçbir tarafa hiçbir şekilde verilmesini istememek üç-beş nesil sonraki nesillerin “bir zamanlar liderimizdi” den öte hatırlayabilecekleri ne olabilir? 

         Ve her zaman olduğu üzere geçen haftanın (onca kar soğuğundan sonra ) bize yaz sıcağı gibi gelen Pazar günün ılık havasında,

         Ulu Meşemin dibinde bu konuyu fikirleştim.                              

         Bu mertebedeki insan nasıl olurda bu denli mütevazı olur? Ya da kendinden sonrakiler ülkelerini yönetmek için onun adına sarılma gereği duymazlar?

         Onunla ilgili bir yazıda, kişi kültünün yaratılmasına karşı olduğunu ama dava arkadaşlarının adının Küba’daki çeşitli yerlere adlarını vererek çelişkiye düştüğünü yazsa da;

         Esas olanın kendisi ile ilgili karar değil-midir?

         Mesela,

         Kendisi için heyula yaptırılan anıtkabirin bir kıyıcığına dava arkadaşlarının yatırılmasını vasiyet edebilirdi. Hani öbür tarafta canım sıkılmasın kabilinden…

         Latife bir yana… Dedim ya,

         Aklıma nereden geldi ise, beni bu hafta meşgul eden konu bu. Bir lider hangi duygularla bu kararı vermiş olabilir?

1-   Epeyi yaşlanması ve bu dünyadan elini eteğini çekip hidayete ermesi,

2-   İnsanları ters köşeye yatırarak gündemde böyle kalmak istemesi,

3-   İnsanlar kıt kanaat geçinirken onca paralar döküp şatafatlı anıt mezar yaptırıp milletin ömr-ü billâh bedduasını almak istememesi,

4-   Veya altmış yılda halkıma bir şeyler vermişsem zaten beni gönüllerinde yaşatırlar. Önemli olan da budur demesi.

5-   Ya da “bakın ben gidiyorum” Beni meze yapıp milletin kafasında boza pişirmeyin mesajı,

6-   Veyahut ta kendinden sonra gelenlerin kendisini sermaye yapmasına engel olmak istemesi,

Ne ise ne… Ben bu haftaki yazımı Ulu Büyük Dedemin bir veciz sözü ile bitirmek istiyorum. “ Milletini etkilemiş ve yönlendirmiş ama geleceğini ipotek altına almamış, aldırtmamış, alınmasına bahane bırakmamış kişilere lider denir.”

             

 

         

 



Bu yazı 1449 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI