Yüzyılların vazgeçilmez hayali: uluslararası çağın ve bölgesi olduğu asyanın, modern iklimindeki ORTA DOĞU... Hakkın, haklının ve islam halkının sancısı ve mensup olduğu dinin yankısı olan arz-ı mev’ûd inancı sonraki süreçte nelere gebe ?

    Alenen yuvalandıkları Anadolu toprakları: Türkiye... Ve ardında şiddeti yükseldikçe alevlenen küresel operasyonlara, emperyalist komplolara mağdur ve mensup olan bizler... Ve bizden kiraladıkları fikir ve iradeleri, zemini ve bütünü kararmış kalpleri, fitne ve tezvirat yayan hainleri; samimi, ruhani, fikri ve insani dozda yaşayamayacağı bir duyguyla arz-talep ilişkisine sürükledikleri var olan acı bir gerçektir. Bu durum mazide yaşanmış türk - islam olgunluğuna büyük bir darbe ve ertesinde yaşanan ağır bir enkazdır.

    Gizeme kendi ellerimizle boğduğumuz karanlık localardan alınmış politik kararlarla sonuçlanan ve buna en basit bir örnek olan Suriye, orta doğuda yaşattıkları ve yarattıkları diplomasi ve askeri güçlerinin somut bir delili... Anadolu topraklarında ve dahi tüm dünyada her taşın altında nifak ve zehirle saklanan bu kimliksizleri imha ve ihya etmek içinde bulunduğum gençliğin manzarasıyla muktedir değil !

    Ölüm şehadetini muzzaferiyet duygusuyla tadan; islamın hükmüyle ahlakın, hakkın ve adaletin rabıtasında kızıl elma ve turan inancına koşmuş tarihini, manevi ehemmiyetle değil de sadece övünç kavramıyla somutlaştıran içinde bulunduğum gençlik, mensup olduğu kudretin nâmına eziyettir!  Ne yazık ve üzücüdür ki bu eziyet vakit geçtikte zillete başvurmaktadır. Başvurulmuş ve ulaşılması mümkün olan bu yolun varlığı orta doğu projesinin başarısına şiddetle meyil vermekte, hayallerine gerçeklik yansıtmaktadır.

    Zamanımızın vakası şudur ki: tesadüfi (şans eseri) kudret kazanmamış Türk ve İslam tarihi izansızlığın kavşağına yeni çağda esir düşmüş; inancı ve gayreti düşük olanlar tenakuzla buluşmuş ve fikirleri sakat kalmıştır. Sakat kalan fikirler doğu ve batının  doktoruyla tedavi edilmektedir ! Geçmiş olsun...