İnsani, ahlâki ve milli değerler çerçevesinde bir bal peteği gibi ahenk olmuş olan bir millet... Yaralanan, aldanan ve tevazudan uzak bir teyakkuzla buluşan, yıllardan beri sağ-sol fikir ayrımcılığının taarruzuyla buluşmuş ve ardında bir zindanda imha arzusuyla yoğurulmuş ruhunun terlemiş zekasından bir beden var etmiştir. Bu beden bir kimliktir. Türk’ün özünden ve töresinden mayalanmış ve bu mayadan hazırlanmış; insani, medeni, ahlaki ve dini değerler ile tamamlanmış olan bu kimlik yeni Türkiye’nin yeni neslinindir. Bu kimlik Türk milletini farklı farklı gruplara ayrıştırıp, aldananların aldattığı husumet sahiplerine karşı yeni bir set olacaktır. Toplumun içinden olup da toplumu ayrıştıranlar bu toplumdan ayrışacak ve haysiyetsiz husumet sahibi olan hainler ortaya çıkacaktır.

Türk’e; ihanet, rezalet ve cinayet teşebbüsünde bulunan failler, bu milletin evladı olup da yine bu millete ajan olmuş hainler hangi akla hizmet etmektedirler ? Hangi iblisin canileri bu milleti sağ-sol kavgasına sürüklemiş, milletin meclisinde temelinden eza akan önergeler ile bu milleti yıllarca oyalamış ve aldatmıştır ? Aynı iklimde aynı bedende ve aynı ruhta var olan sağ ile sol elin ne şekilde ve hangi türde farkı gözetilebilir ? Bu farkı gözetmek ve bu beklentiyle sabretmek hangi milli bir fikre dayandırılabilir ? Bu beklentiyle yaşayan bir akıldan nasıl sağlıklı bir değerler siyaseti beklenilebilir ? Sol elde atatürkçüler, sağ elde dini istismar edenler ile aynı bedende lakin ayrı kollar ile nereye kadar ilerlenilebilir ? Hangi beden iki el ile değil de tek el ile daha iyi bir işlev görebilir ? Hangi akıl binlerce yıllık tarihindeki atalarını göz ardı edip de tek bir ismi ata olarak var edebilir ? Hangi akıl kendisi ve çevresi doğrultusunda dinini istismar edip bunu cihad ile yorumlayabilir ? Hangi akıl kendi milletinin tarihindeki onlarca devletini ve rejimlerini göz ardı edip sadece cumhuriyeti ve tek bir atayı hükümlendirebilir ve sadece onları benimseyebilir ? 

Ben bir Türk evladıyım, ben milliyetçiyim lakin ben milliyetçi bir Müslümanım. Ben; Mete’yim, Kürşad’ım, Selahaddin’im, Alâeddin’im, Osman’ım, Fatih’im, Yavuz’um ben Atatürk’üm... Hepsini birden sevmek zorunda değilim/değiliz lakin bunlar biziz, benimizde ben olduğumuz müddetçe bir milletiz. İnsan nasıl ki bazen genlerinden gelen bir özelliğini beğenmese de o onundur, onun kanıdır. Yapılması gerekilen bu hatayı yaşatanı ötelemek veya hiçe saymak değil istenilmeyeni kendinle düzeltmek, empoze etmek ve nesline daha güzel ve güncel bir mirasla merhaba demektir. Hainde bizimdir, kahramanda bizimdir. Hain varsa vatanda suç milletindir, bedel tüm millete aittir.

 Merhaba sınıfsız, hainsiz, insani, medeni yeni bir Türkiye’ye... Sorgulayan, araştıran, yorumlayan ve bunları parçalamak için değil birleştirmek ve onarmak için yapan tüm evlatlara, merhaba...