Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA ERMENİ SORUNU VE ASALA - SONUÇ


Olcay SOĞUK
unyevizyon@hotmail.com
 
 

SONUÇ

      Tarihsel süreç içinde Ermeniler ve Türkler iç içe ve iyi ilişkiler içinde yaşamışlardır. Ta ki 19. yy.’ın ikinci yarısına dek. Bu tarihten itibaren ilişkiler, Batılı emperyalist güçlerin etkisi ile bozulmaya başlamıştır. Bu rol aynı zamanda 1915 tehcir uygulamasının, “soykırım” adı altında bir sorun haline getirilmesinde de kendini göstermiştir. 
     Bugün karşımıza çıkarılan olaylar, aslında birbiri ile barış içinde iyi komşuluk ilişkileri ile yaşayan bu iki milletin, başlangıçta Rusya, daha sonra da Fransa, Amerika ve kısmen de İngiltere ile Almanya’nın karışması neticesinde birbirine düşman edilişidir. Bu düşmanlığı yaratanlar, sömürgeci devletlerin kışkırttığı ve eğittiği, Ermeni komitacılar olmuştur. Her iki milletin masum insanları bundan çok zarar görmüştür.

               
    Bugün parlamentolarından, Ermeni Soykırımının kabul edilmesi yönünde yasalar geçiren devletlerin hiçbiri ne Ermenileri ne de Türkleri düşündüklerinden bunu yapmaktadırlar. Tek düşünceleri, Serv’i yeniden ortaya çıkarmak ve Anadolu’yu parçalanmaktır. Esasında temel sorun tarihte bir “Ermeni Soykırımı” olup olmadığı değildir. Temel sorun yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı Türkiye’nin “Sözde Ermeni Soykırımı”nı tanımasıdır. Ancak, özüne indiğimizde, konunun temelden dayanağının olmadığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim, 1948 Tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi açısından soykırım kavramının tanımına baktığımızda bunu açık şekilde görmekteyiz. Şöyle ki, 1948 tarihli BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına ilişkin Sözleşmenin 2.maddesine göre soykırım, ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle; grup üyelerinin öldürülmesi, grup üyelerinin fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır biçimde zedelenmesi, grubun fiziksel varlığının tümü ya da bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması, grup içinde doğumları engelleyecek önlemler alınması, bir grup çocukların başka bir gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurulmasını kapsamı içine almaktadır . 

       Bu tanım, aslında Ermenilerin her hangi bir soykırıma maruz kalmadığını açık şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü, bu olaylarda, sadece belli bir bölgede yaşayan Ermenilerin yerleri değiştirilmiş olup, ölenler bu yer değiştirme sürecinde yolda açlıktan, yakınlarını Ermeni saldırılarında kaybetmiş bazı sivillerin intikam saldırılarından ve eşkıya saldırılarından ölmüştür. Ermenilerin tehcir sırasında kayıp verdikleri bir gerçektir. Ancak, bu ölümler ne devlet tarafından bilinçli olarak yapılmış, ne de Ermenilerin iddia ettikleri gibi 1.5 - 2 milyondur. Ayrıca bugün iddia edildiği gibi, o dönem Osmanlı’nın amacı Ermenilere yönelik bir soykırım olmuş olsaydı, bunun için yüksek miktarda ödenek ayırarak özel kanun çıkarmak yerine bunu bizzat Ermeni çetelerin olaylar çıkardıkları ve kan döktükleri yerlerde yapma imkanı vardı. Durum böyle iken soykırımdan söz edilmesi şaşırtıcıdır. 

        Aslında tarihe baktığımızda, bugün sözde “Ermeni soykırımı” iddialarını her fırsatta politika malzemesi yapan Batı ülkelerinin geçmişlerinin daha karanlık olduğunu görebiliriz. Yani tarih, Sudan ve Hindistan’da, İngilizlere karşı direnen yüz binlerce insanın başına neler geldiğinin, 1849-1851 yılları arasında İrlanda’da İngilizlerin uyguladığı gıda ambargosunda 400.000 İrlandalının açlıktan nasıl öldüğünün, yine aynı İngilizlerin baskıları sonucu 8 milyon olan İrlanda nüfusunun 1841-1911 yılları arasında nasıl yarıya düştüğünün, Cezayir ve Tunus’ta Fransızlar tarafından 1 milyonu aşkın Müslüman’ın nasıl katledildiğinin, ABD’de Kızılderililere karşı yıllarca nasıl katliamlar yapıldığının bizzat şahididir. Öte yandan adı geçen Batı ülkelerinin bu katliamları kendi sınırları içerisinde değil sömürgelerinde, o toprakların gerçek sahiplerine karşı gerçekleştirmiş olmaları bu ülkeleri soykırım uygulamış ülkeler kategorisine daha kolay sokma imkanı yaratmaktadır. Ancak kendi karanlık geçmişlerine rağmen, söz konusu devletlerin, 1915 Ermeni Tehciri üzerinden, emperyalist emellerle Türkiye’ye sözde soykırım yalanını dayatmaları, ne derece planlı ve organize bir politika izlendiğini ortaya koymaktadır. Bu politikaya dikkat çekmek, Ermenileri toptan işbirlikçi ilan etmek, onları incitmek demek değildir. Tersinden düşünüldüğünde de tehcir sırasında Ermenileri öldüren Türkler de tüm Türkiye’yi “soykırımcı, barbar” yapmaz. Soykırım yoktur. Ancak yaşanan çarpışmalar sonucu her iki taraftan da ölümler yaşanmıştır. Bu acılar karşılıklıdır ve hepsi bizimdir. Bizim sorumluluğumuz acı yarıştırmak değil, geçmişi bilimsel veriler ve tarihi belgeler ışığında ortaya koymak ve bugün Ermeni ve Türk halklarını birbirine düşürmeye çalışan emperyalist cephenin maskesini düşürmektir. 



Bu yazı 5963 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI