Bir insanı unutmak zorunda kaldın mı hiç? Ondan vazgeçmek, hayatından çıkarmak gibi, hani uzatsan da ellerini tutamayacak, kokusunu duyamayacak gibi… Ölmüş gibi,… Hiç gelmeyeceğini bile bile gözlerinin içine bakarak ‘‘ Seni seviyorum .’’ deyişinin hayaliyle yaşamak gibi.
Ne zor, yıldızların altında aldığı nefesi duyarken ve bu kadar çok severken asla ulaşamayacağını bilmek. Kalbini yerinden söküp atarlarmışçasına acı duyarak özlemek…
Ne zormuş, umutsuz bir arayışın içinde olmak. Kalabalık sokaklarda geçen yüzlerde tek tek onu aramak. Belki az önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek. Belki şu an ‘’ O da beni özlüyordur.’‘ diye kendini avutmak, diriyken ölü gibi yaşamak.
Sen hiç iki kişiymiş gibi yaşadın mı?
Yanında hayaliyle kaldırımda yürüdün mü, sinemaya gittin mi? Bir şarkıyı dinlerken gözlerine kilitlendiğini duydun mu bakışlarının. Peki ya! Param parça oldun mu? İki kişiymiş gibi düşünüp tek olduğunu anladığında… Paylaşamadığında yarım kalmışlığı yaşadın mı? Canını eriten insana sevgi, umut dolu satırlar yazıp okuyamadığın oldu mu? Oldu mu özlemini, sevgini, hayallerini susturmaya çalıştığın vakitler? Yüreğindeki isyanları dizginleyebildin mi? Hani her şeyin üstesinden gelebilen gücünün dermanının bittiğini hissettin mi ve yine aynı sen, birisinin hayatında hiç,
‘’ hiç’’ oldun mu?