Mevlana’dan “Dün akıllıydım dünyayı değiştirmek istedim, bugün ise bilgeyim kendimi değiştirdim.” sözüne denk gelince bir anda pek çok şeyi düşündüm , kendi kanaatlerimi güçlendiren bir düşünce faaliyeti içinde kalakaldım. Bilge olanlar vardı , bilge olmayanlar vardı. İç-dış, tavan-taban, şekil-esas, öz, dünya, insan, beden, ruh, tümdengelim, tümevarım, ya da daha basit olarak “kökten uca sağlıklı saçlar” diyeyim reklamların yapmış olduğu hazır bilgilendirmeyi de kullanayım.

Kalabalıkları, yığınları toplu bir şekilde değiştirmek tek tek insanların değişimini gelişimini sağlamadan mümkün değildir. Böyle olunca dünyadaki değişim de tek tek insanların değişimine gelişimine bağlıdır. Aksi halde aynı insanın farklı kılık kıyafette gün yüzüne çıkmasını insanın değişimi olarak kabul etmek gibi bir durum söz konusu olur. Asıl değişimin gelişimin ne olduğunu arayanlar için değişim değildir esasında.

Hayat küçücük tek bir hücrenin çoğalmasıyla somutlaşıyor bir bebeğin doğumundaki gibi. Uçak tasarlayan mühendisler kuşların uçuşundan ilham alabiliyor ve uçuş teknolojisinde gelişim sağlıyor. Toplum gelişiminde de toplumun içindeki her bir insanın tabiatın bir parçası olduğu, kendi biyolojik gelişiminin de bir süreç içinde gerçekleştiği hususu da oldukça ilham vericidir.

Peygamberimizden bir hadis şöyle rivayet edilmiştir. “Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doğru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doğru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” ( Buharî, İman, 39)

Toplum için insan insan için kalp bu kadar önemli. Velhasılkelam dünyadan önce yapılması gerekenler var.