Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
ONUN GÖZÜNDEN


Arslan GÜDEK Mesela...
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Merhaba Engel(siz) Kardeşlerim;
Sizin tabirinizle ben bir ‘engel(liy)’im’!.. Herhangi bir yılın, herhangi bir mevsiminin, herhangi bir ayının, herhangi bir saatinin, herhangi bir dakikasında, herhangi bir organımın işlevsizliğiyle dünyaya geldim. Önemi yok, burada herhangi bir engelimi anlatmanın. Bu, herhangi bir işlevini yerine getirmeyen örneğin; gözüm, ayaklarım, ellerim, kollarım, dilim, kulaklarım, zekâm, sinirlerim olabilir. Bendeki noksanlığın bunlardan hangisinin olduğunun da pek bir önemi yok; sadece ve sadece sizin tabirinizle bir engel(liy)’im.
Tarihim çok ama çok eski: Zindanlara atıldığım, ayaklarımdan prangalara vurulup kapatıldığım, toplumun benden kurtulması ve lanetli görüldüğüm için öldürüldüğüm günler az olmamıştır. Korkulan, nefret edilen, tiksinilen, üzerine tükürülen, bağırılan, dövülen ve hor görülen... Çünkü ben tanrının lanetli kulları arasındaydım sizin tabirinizle. ‘Vebalıydım’; sizlerden uzak tutulması ve el teması, göz teması, gönül teması kurulmaması gereken.
Şimdiyse sözde itibarlı kavramlar üretip itibarlı statüler yarattınız benim için; kötürüm, sakat, hasta, zavallı, engelli... Bana atfettiğiniz son model ve en modern zamanlarınızın en modern kavramıysa “özürlü”oldu...
Şimdi içinizden söylediklerinizi duyar gibi oluyorum; “Sana da yaranılmıyor!” diye. Evet, sevgili engelsiz kardeşlerim, sizin tabirinizle bana da hiç yaranılmıyor!
Ancak şunu aklınızdan çıkarmayın ki; bu dünyayı bana siz bahşetmediniz! Sizlerin ne kulu ne de kölesiyim. Bana iyilik bahşetmelerinize, üzülmelerinize, hele hele acımalarınıza hiç mi hiç ihtiyacım yok… Bunu böyle bilesiniz!
Hani bana engelli diyorsunuz ya; bu yaşanası güzelim dünyada bana asıl engel çıkaran sizlersiniz! Çalışmama engel çıkaran siz, üretmeme engel çıkaran siz, toplumsallaşmama engel çıkaran yine sizlersiniz. Daha açık tabirle engel, sizlerin beyinlerinizin en derin hücrelerinde, sevgili engel(siz) kardeşlerim! Kafalarınızda bana karşı oluşturduğunuz kötürüm, yetersiz gibi acınası kavramlarınız aslında ellerim, kollarım ve yüreğimdeki prangaları kalınlaştırmaktan başka hiç mi hiç bir işime yaramıyor; emin olunuz. Asıl beni, sizin kafalarınızın tarihsel derinliklerindeki bana karşı bitmek tükenmez önyargılarınız kötürümleştirdi.
Dünyayı görememek, ellerimi kullanamamak, sizin saniyeler içinde çözdüğünüz problemleri aylar sonra çözebilmek, on desibilitede duyduklarınızı yüz desibiletede duyabilmek, ayaklarımı kullanamamak, aslında mutsuz ediyor etmesine...
 Yaşama bu hallerimle bile uyum sağlamışken ve mutluluğu yakalamışken neden beni halâ engelli görüyorsunuz? Beni kafanızdaki engel kalıplarına koymazsanız daha mutlu olacağımdan emin olabilirsiniz. Siz de örneğin kalbinize gününün birinde stent taktırdığınızda, tek böbrekle yaşamak zorunda kaldığınızda, saçlarınızın tamamı döküldüğünde veya boyunuz çok kısa veya aşırı uzun olduğunda nasıl ki kendinizi engelsiz görebiliyorsanız beni de engelsiz görebilir ve aramıza koyduğunuz engeli kaldırabilirsiniz. Uzun sözün kısası;
Engelimle tanıştım, engelimle yüzleştim, toplumun bana atfettiği engellerimi çoktan aştım;
“Gölge etme, başka ihsan istemem!”
            Erdal KARA


Bu yazı 1270 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI