Hatırladığım kadarıyla en fazla 3 anı var hafızamda babama dair.
Bizler öğretmenin," Baban ne iş yapıyor" dediğinde, konuşamayan ve önüne bakan çocuklardandık.
Öyle bayramlarda siyah parlak rugan ayakkabılar alan bir babamız hiç olmadı.
Hani, pisipisine diye bir söz vardır herkesin kullandığı.
Hastalığının tedavisinin ertelendiği, sonrada tedaviye imkân kalmadığı durumlar vardır ya.
Böyle bir nedenle pisipisine genç yaşta hayata veda eden bir babanın, tedavi ettirilmediği için sakat kalan çocuğuyum ben.
Ayni kader aslında, birimizi ölüme, diğerimizi yatağa ve tekerlekli sandalyeye mahkûm eden.
Sadece tanıyanların her zaman, "Baban mert adamdı" deyişleriyle anlamlandırabildiğim bir karakterden ibaret.
Oysa ne çok isterdim bütün evlatlar gibi, babamla birçok anıyı biriktirip hafızamın en kıymetli köşelerinde saklamayı.
O yüzdendir sanırım, yaşamın her evresinde bir yanımın hep eksik oluşu.
Bir türlü tamamlayamadığım bir duygu bütünlüğünün yitikliğini.
İşte o yüzdendir benim boynumun her zaman eğikliği ve garipliği.
Herkes babalar gününde, babasından ziyade, kendi eksik duygularının peşinden için için üzülür.
Anıları en çok olanlar daha bir gayretle tutunurken hayata.
Tutunacak anıları olmayan yitik nesiller, daha bir kolayca düşüverirler toza toprağa.
Daha bir kolay itiliriz hayatın dikenli yokuşlarından.
Her ne kadar hatıra biriktirememiş olsam da sana dair.
Yattığın yerler nur bahçesi olsun mert ve yiğit adam
Mekanın cennet,
babalar günün kutlu olsun
Mert babam.....
Yiğit babam.....