Bazen diyorum ki, çek git bu ülkeden, bu ikiyüzlülük bu riyakarlık yetti gari diyorum da, ben bu topraklarda doğdum, burada büyüdüm, burada evlendim, burada baba oldum, burada dede oldum ve artık yaşlandım.

Genç olsam giderim diyorum da, 1 ay uzak kalmaya bile dayanamadığım, dağını taşını, havasını, suyunu bile özleyip, kürkçü dükkanına dönen Tilki misali yine geri dönüyorum.

Bu topraklarda mayalandım, bu topraklarda piştim bu topraklarda olgunlaştım. Mümkün mü hasretine dayanmak memleketimin? Kıstırıp kuyruğumu oturmayı yeniliyorum.

Gelelim meseleye,
104 emekli Amiral bir bildiri metni yayınlayarak, ülkemizin kurucularının yıllar önce ülke lehine yaptığı, Lozan ve Montrö gibi antlaşmaların tartışma konusu yapılmaması gerektiği, maşallah ülkenin bundan zarar göreceği, bu konularda dikkatli hareket edilmesi çerçevesinde bir ikaz kabul etmek doğru olan.
Fakat bu hamlenin yapılmasını bekleyen bazı mihraklar balıklama atlayıp darbe çığırtkanlığı yapmaya başladılar ve buradan mağduriyet devşirmek suretiyle, ülkeyi soktukları buhran nedeniyle anketlerde geri düşmenin verdiği panik ve korkuyla bu duruma dört elle sarıldılar.

Vay efendim darbe planlanıyormuş da, millet sokağa dökülecekmiş de bir sürü ıvır zıvır. 
Ulan denyolar, emekli bu askerler. Her biri en az 60-70 yaşlarında. Çoğu pandemide sokağa çıkamadı baraj üstü kaldığından.

Kaldı ki, neyle yapacaklar bu darbeyi, beylik tabancasıyla mı? Bastonlarla mı?
Allah'ım bildiri yayınlayan yayınlayana. Herkes iktidara yalakalık yapma derdinde.

Eminim ki çoğu o metni okumadı bile. Sürü psikolojisi ile coşup gidiyorlar. Sorsan hepsi Ertuğrul Gazi, yada Fatih veya Yavuz Selim, hatta Kara Murat. Azcık da gazlansınlar ver coşkuyu.

Amirallerin yazdıkları gayet normal şeyler. Her bir satırının altına imzamı atarım. Yüreğinde zerre kadar Atatürk ve vatan sevgisi olan herkes bu bildiriye imzasını atar.

Soruyorum,
Bildirinin son satırında, "Bizler Mustafa Kemalin askerleriyiz değil de, Tayyip Erdoğan'ın askerleriyiz diye yazsalardı, bu kıyamet yine kopacak mıydı? Kesinlikle hayır.

Nolduu, ayıktınız mı dostlar? Mesele neymiş? Darbe falan değilmiş demi.

Bizler Atatürk'ün  çocukları olarak, sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Ciğerinizi biliyoruz, Zihniyetinizi biliyoruz. 

Atatürk'e düşmanlığınız bitmedi, bitmiyor ve bitmeyecek.

Önce TC'leri kaldırdınız, sonra Atatürk isimli stadyumları sırf adını kaldırabilmek için yıkıp yenilediniz ve Arena adı verdiniz. 

Önünde Türk adı yazan kurumları ekarte ederek yozlaştırdınız. Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, ve daha birçok Türk adı olan kurumlar battı size. Devletin verdiği madalyalarını Atatürk'ün  kabartmasını kaldırdınız, Andımızı kaldırdınız.

Paralel Tarih yazdırdınız, Atatürk'e ve annesine hakaret ve küfredenlere iş tuttunuz.

Bitmedi hainliğiniz, bitmiyor ihanetiniz. Cumhuriyete ve kurucu kadrolara kininiz bitmedi bir türlü.
Çoktan yıkacaksınız bu ülkenin temel taşı olan Atatürk sevgisini, inkılaplarını ve laikliği de, bu milletten çekinip korkuyorsunuz.

Hey, Sakarya Meydan savaşından kaçanların torunları, bizler hepinizi 
biliyoruz.
Her türlü entrikayı, dalavere ve üçkağıtçı denediniz de, bize yediremezsiniz.
100 yıl öncesinden kalan bu kuyruk acısı içinize öyle bir yer etmiş ki, asla iflah olmazsınız.
Memleketi düşürdüğünüz bu rezil durumu kamufle etmek adına yine bu milletin aklı ile oynuyorsunuz.
Isırmak için fırsat bekliyorsunuz. 
Sırtını dönmesini 
bekliyorsunuz. 
İşte bu yüzden ikiyüzlü ve riyakarsınız.